Mehmet ALPTEKİN

Tarih: 01.12.2025 08:40

Milli İnsan Üretemiyorsak, Ne Ürettiğimizin Bir Önemi Yok!

Facebook Twitter Linked-in

Milli İnsan Üretemiyorsak, Ne Ürettiğimizin Bir Önemi Yok!

Devletin “uyuduğu” eleştirisi, bu topraklarda çokça yapılmıştır. Ancak bugün geldiğimiz noktada, devletin uyumadığı, aksine gözlerini sadece dinlendirdiği bir dönemden geçiyoruz. Ve bu dinlenme hali, milletin en temel ihtiyacını —yani “Milli İnsan” üretimini— göz ardı etme pahasına sürdürülüyor.

Evet, tren kaçtı, kaçıyor…
Rayların sesini duymayanlar için hâlâ bir umut var mı bilinmez ama şurası kesin: Eğer derhal ve ivedilikle bir Milli İnsan Projesi hayata geçirilmezse, geride sadece kalkınmış değil, köksüz bir toplum kalacak. Fabrikalarımız olabilir, yollarımız, barajlarımız, ihracat rakamlarımız… Ama bunların hepsi, ruhsuz bir beden gibi çöker gider. Çünkü insan olmadan devlet yaşar ama Milli İnsan olmadan millet yaşayamaz!

Peki Kimdir “Milli İnsan”?

Milli insan; sadece bayrak sallayan ya da milli maçta coşan kişi değildir. O, değerleriyle yaşar. Kendi tarihine, diline, kültürüne sahip çıkar. Zorluk karşısında geri adım atmaz; çünkü fikri sağlamdır, vicdanı uyanıktır. Ne doğuya kör bakar, ne batıya teslim olur. Ne köleleşir, ne efendilik taslar. Milli insan, özüyle sözü bir olan, inşa eden, koruyan ve yaşatan kişidir.

Bugün, üniversitelerimizden holdinglerimize kadar her alanda “nitelikli insan” arayışı var. Ama sorun nitelikte değil, ruhta. Yani aradığımız “nitelikli insan”, milli ruhla yoğrulmuş bir insan değilse, üretkenliği de, bilgisi de uzun ömürlü olamaz.

Sessiz Çoğunluk Tehlikesi

Toplumun geniş bir kesimi artık sadece susmuyor, aynı zamanda inancını da yitiriyor. Sessiz çoğunluk, önce olan biteni anlamaya çalıştı. Sonra sabretti. Sonra sineye çekti. Ama bugün artık sabrın eşiği değil, inancın son kırıntıları tartılıyor.

Toplumun bu büyük kesimi, her gün biraz daha sistemden kopuyor. Yalnızca siyasetten değil; eğitimden, sanattan, ekonomiden, devletten kopuyor. Umudunu yitiren bir insan, kendine bile yabancılaşır. Bu kopuş, bir sessiz isyan değil; çok daha tehlikeli bir şeydir: Umursamazlıktır.

Milli İnsan Projesi Neden Gerekli?

Çünkü sistemlerin ve kurumların ömrü, onları kuran insanın değer ömrü kadardır. Eğer bu insanı inşa edemezseniz, her şey geçici olur.
• Eğitim sistemimiz, teknik bilgi veriyor ama karakter inşa etmiyor.
• Medyamız, haber sunuyor ama bilinç oluşturmuyor.
• Siyaset, seçmen topluyor ama milli şuur uyandırmıyor.

Bu tabloyu değiştirecek olan şey, radikal bir zihinsel dönüşümle başlayacak Milli İnsan Projesidir.

Bu Proje Neleri Kapsamalı?
1. Milli Eğitim Reformu: Vatan, millet, adalet, ahlak, emek ve fedakârlık temelli yeni bir müfredat.
2. Medya Dönüşümü: Popülerlik yerine toplumsal bilinç inşa eden yayınlar.
3. Milli Kültür Atağı: Sanat, edebiyat ve kültürel üretimin köklerimize yaslanarak yeniden canlandırılması.
4. Rol Model İnşası: Gençlerin önüne sadece başarılı değil, ahlaklı ve adanmış insanlar konmalı.
5. Toplumsal Seferberlik: Her aileye, her bireye ulaşan bir “ortak aidiyet” dili kurulmalı.

Bir ülkenin ayakta kalması, yalnızca kurumlarına değil, kurumları yaşatacak olan insanına bağlıdır. Biz, bu insanı kaybedersek; ne üretirsek üretelim, bir anlamı kalmaz.

Ve unutmayalım:
Milli İnsan üretmeyen devlet, kendi istikbalini tüketiyordur.
Bu gidişata dur denilmezse, sessiz çoğunluk sadece susmakla kalmaz, geleceğe olan inancını da sessizce gömer.

Tren kaçmadan, son durağa varmadan;
Bu millet, yeniden inşa edilmelidir.

Yarın çok geç olabilir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —