Vedat Kan

Tarih: 04.12.2025 08:27

Millete tefe/tüfe kendinize açık büfe…

Facebook Twitter Linked-in

Millete tefe/tüfe kendinize açık büfe…

Oldu da bitti Maşallah…

Bu kadar basit ve bu kadar sıkıntısız!

Daha dün, “3 Aralık Dünya Engelliler Günü” dolayısıyla yapmış olduğunuz ve gerçekten de dünyaya örnek olabilecek tarzda ki güzel çalışmalardan ve gelinen noktadan gurur duyan biz, henüz haberin detayını yazmak için klavye karşısına çıkmadan, duymuş olduğumuz bu açık büfe söylemiyle, kafayı yememek için beyin travması geçirmiş bulunmaktayız. 

Bütün devrelerimiz allak-bullak olmuş durumda.

Gerçekten ama gerçekten merak ediyoruz, siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? 

Ve bu birbirlerinden farklı ve tamamıyla zıt kararları alarak, uygulamaya koyma adımı atanlar aynı kişi ve zihniyet midir? Diye, kendi kendimize beyin yakan sorular sorup, duruyoruz.

Allah aşkına neler oluyor?

Bir yandan sözde enflasyon oranını sıfırında altında bilmem kaç diye ayarlayıp, sonrasında özellikle altını çizerek belirtiyorum ki; emekliye yüzde 11 bilmem kaç zam oranı diye öylesine bir rakam belirleyip,  alacağı en az maaşı 16 bin küsur ile bağlayıp, sonrasında kira ve iş yeri zam artış oranını yüzde 35 olarak açıklamak… 

Üstelik, üstelik aynı anda, aynı bankadan maaş alan biri sgk emeklisi diğeri memur emeklisi eşlerden birisine yüzde 18 bilmem kaç, diğerine ise yüzde 11 bilmem kaç oranında zam vererek, gerçek anlamda sosyal bir devlet (!) görüntüsü vermeye çalışmak.

Üstelik, asgari ücret denilen zırvalama için kurduğunuz komisyonların tiyatrosuna dahi daha fazla önem verdiğinizin ve bu komisyondan çıkacak rakamların henüz aylar öncesinden belli olmasına rağmen, asgari geçim oranının ve açlık sınırı denilen kavramın ve dahi yoksulluk oranının aralarında ki farkın, kendinizce dahi bilinmemesinin, bilinmemesini, bilmememize çalışmanıza çalışmak…

Ve bizim tüm bu olanlara sadece akıl erdirmeye çalışmak için çalışmamızı anlamanıza bir saf gibi inanmak!

Bu rakam oyunlarını, orantı olarak beyin devrelerini yaktığınız halka açıklayan kurum başındakine ve adınızı temsile atadığınız ve sizi ifade eden, devletin gücünü halka gösteren ellerinizin avucuna koyduğunuzun duyumunu aldığımız, seyyanen veya direk artış, artık adına her ne deniliyorsa; zam oranının veya bu cülûs bahşişinin, durup dururken nereden icap ettiğini de henüz anlayamadık doğrusu.   

Böylesi gündemi başka yöne çevirerek başka bir adım mı atılıyor yakında da çıkar kokusu… 

Mademki sizin adınıza o koltuklarda oturan, sizden olan ve sizin belirlediğiniz birilerine böylesi bir açık büfe kurulacaktı, o zaman size oy veren ve size sırf insan gibi yaşamak adına umut bağlayan bu insanların gerçek tefe/tüfesine bilinçli olarak el uzatmasaydınız! Hak adına, Hakkın rızasını kazanmak adına, hak için halkın hakkını verseydiniz…

Bu kadim halk gerçekten çok bedeller ödeyerek bugünlere geldi, bunu sizde çok iyi biliyorsunuz. Çok değil henüz yüz yıl öncesinde ayağında olmayan çarık ile sırtında olmayan gömlek ile kış mevsiminin acımasız kinini kustuğu nice kar fırtınasının altında, yine elinde olmayan silah yerine, kazma ve kürek ile sırf inançları uğruna dünya devletlerini yenmiş bir halk olarak çok bedeller ödemiştir. Sonrasında devam ede/gelen ödenenlerin izleri insanımızın alnında halen daha hem de aleni olarak görülmektedir.

Ve inanın yokluğun ne olduğunu, elbette ki gözle görülür bir şekilde; lale devri saltanatı içerisinde yaşayan birilerinden çok daha iyi bilmektedir. 

Ve sizde çok iyi biliyorsunuz ki bu kadim halk; tüm bu yaşananlardan dolayı özellikle de israf etmeyi, inançları gereği de hiç ama hiç sevmez. 

Ki; yanı başında boşa akan bir su bulduğunda musluğu kapatır ve var ise boşa yanan bir ampul, umursamaz söndürür.

Hani bir laf vardır kötü ev sahibi, kiracısını ev sahibi yaparmış! 

Sonrası daha mı iyi mi olur, yeniden refahına mı kavuşur yoksa mülkünün anahtarını başkasına mı verir bilmem ama bildiğimiz tek bir şey var; o da artık sizin bu halkın derdine deva olmaktan daha çok, özellikle ve bile isteye emekliler başta olmak üzere gelecek günlerine sıkıntısı çıkarttığınızdır. Bu kadim halk saadeti için zafere ulaşma yolunda, bu kadim vatanın bağrına saplı olan bir değil-beş değil nice göğsüne saplanan oklara büyük birlik ve beraberlik inancıyla, göğüs germiş te yıkılmamıştır. 

Doğru yoldan çıkılmış olunabilir, ana vatanın hemen her tarafı ekonomik sıkıntı içerisinde olabilir ama  demokratlık ruhunu bir kaç bürokrata ve siyasetin kendi çarkına ezdirmek te nedir? 

Hani önce halk?  

Hani özde birlik?

Ve hani verdiğiniz Yeni Türkiye Yüzyılını anlatan sözler?    

Sonradan görmeler gibi birilerine sırf gösteriş yapacağım diye halkı tefe/tüfe koyup kelime oyunlarıyla oyun oynamak, bu kelime oyunlarının arasına rakamsal bulmacalarla kafa karıştırıp, sonrasında kendi içinizdeki birilerine açık büfe tarzında imkânlar sunup, sefa sürerek demlenmek te neyin nesi. 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —