Rafet Ulutürk

Tarih: 05.12.2025 09:51

Kızılelma: Bir Milletin Sessiz Devrimi ve Değişen Güç Dengeleri

Facebook Twitter Linked-in

Dünya savunma literatürü bugün yeni bir başlığı tartışıyor: “İnsansız hava muharebesinin öncüleri kim?”
Bu sorunun cevabında artık Türkiye var. Üstelik misafir olarak değil, oyunu yeniden tasarlayan bir aktör olarak.

Kızılelma’nın ortaya çıkışı, yalnızca yeni bir İHA platformunun uçması değildir. Bu, teknolojiyle yazılan bir irade beyanı, sessiz ama sarsıcı bir devrimin başlangıcıdır. Türkiye’nin yıllardır taş taş üstüne koyarak kurduğu savunma ekosistemi, ilk kez hava-hava füzesi, AESA radar, link sistemleri ve ileri görev yazılımlarıyla insansız bir muharip uçakta birleşti. Bu, dünyada ilk örneklerden biri… hatta bazı alanlarda ilki.

Bugün pek çok büyük güç hâlâ insansız savaş uçağı doktrinini tartışırken, Türkiye konsepti uygulamaya geçirdi bile. Buradaki asıl kırılma, Türkiye’nin artık sadece platform geliştiren bir ülke değil, savaşın doğasını şekillendiren bir teknoloji mimarı olması.

Jeopolitik Açıdan Sessiz bir Devrim

Kızılelma’yı anlamak için meseleyi yalnızca savunma perspektifinden değil, jeopolitikten okumak gerekir.
Kendi radarını, kendi haberleşme ağını ve kendi mühimmatını üretebilen bir ülke, artık dış baskıların pasif muhatabı değil; ittifak ilişkilerinde sözünü yükselten bir güçtür.

Türkiye bugün savunma sanayisini bir endüstri kolu olmaktan çıkardı; dış politikada ağırlık oluşturan bir stratejik araç hâline getirdi. Kızılelma bu sürecin en görünür simgesi.

İçerdeki Sessizlik, Dışardaki Merak

Belki en ilginci şu: Bu gelişme Türkiye’de beklenildiği kadar konuşulmuyor.
Televizyonlar, saatlerce süren tartışma programları, her konuda görüş bildiren o yüksek tonlu yorumcular…
Bir ülkenin geleceğini değiştirecek teknolojik bir adımı, şaşırtıcı bir sessizlikle geçiyorlar.

Oysa dünyada savunma analistleri bu projeyi dikkatle izliyor.
Çünkü orta ölçekli bir ülkenin böylesine kompleks bir ekosistemi tamamen yerli bir mimariyle kurması, teknoloji tarihinde ender rastlanan bir hamle.

Bu başarı yalnızca mühendislerin değil; gençlerin hayal kurma alanını genişleten, üniversiteleri araştırmaya teşvik eden, sanayiyi yeni standartlara zorlayan toplumsal bir dönüşümün parçası.

Bir Iradenin Adı

Kızılelma bir uçak değildir sadece.

Bir ülkenin “yapabiliriz” iddiasının ete kemiğe bürünmüş hâlidir.
Bir toplumun özgüven manifestosudur.
Geçmişte küçümsenen bir milletin, bugün kendi ekolünü oluşturan bir akla sahip olduğunun ispatıdır.

Bugün bundan gurur duymayacaksak, başka neyle gurur duyacağız?

Belki ekranlar sessizdir, belki bazıları bu adımı görmekte isteksizdir…
Ama tarih kaydediyor.
Dünya izliyor.
Ve Türkiye, teknolojinin yeni çağında kendine ait bir sayfa açıyor.

Kızılelma, işte o sayfanın ilk cümlesidir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —