ELİF LALE KIRCAOĞLU
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin kabul edildiği gün olması nedeniyle sembolik bir anlam taşır.
Bu gün, çocukların yaşam hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı ve onurlu bir yaşam sürme hakkı gibi temel haklarının hatırlanması ve savunulması için bir fırsattır. Ne var ki, son dönemde Gazze Şeridi’nde yaşanan insani trajedi, bu hakların ne denli sistematik biçimde ihlal edildiğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bu noktada aklımıza şu soru geliyor
Çocuk Hakları Küresel Olarak Gerçekten Korunuyor mu?
Uluslararası Hukuk ve Taahhütler ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (CRC),; her çocuğun “hayatta kalma ve gelişme hakkı” olduğunu ve devletlerin bu hakkı korumak için gerekli önlemleri alması gerektiğini belirtir.
Ancak, sözleşmenin uygulanması büyük oranda devletlerin iyi niyetine ve kapasitesine bağlıdır. Bazı bölgelerde, özellikle çatışma bölgelerinde, devletler ya gücünü tam kullanamaz ya da istemeyerek ya da kasıtlı olarak bu yükümlülükleri ihmal ederler.
Birçok ülke çocuk hakları sözleşmesini imzalamış ve onaylamıştır, ancak uygulamada büyük farklılıklar vardır. Özellikle yoksulluk, su kaynaklarının yetersizliği, sağlık sistemlerinin zayıflığı gibi yapısal sorunlar, çocuk haklarının tam olarak hayata geçirilmesini zorlaştırır.
Afetler, iklim değişikliği, silahlı çatışmalar ve göç gibi olgular, çocuk haklarının korunmasını ekstra zorlaştıran faktörlerdir.
Özetle, küresel düzeyde çocuk haklarının korunmasında önemli yapısal taahhütler bulunsa da, pratikte korumada büyük eksikler ve sistematik başarısızlıklar mevcuttur.
Gelelim Gazze’de ki Duruma, bu tamamen Çocuk Haklarının Sistematik İhlalidir!
Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Ekim 2023’ten bu yana 50 binden fazla çocuk İsrail’in saldırılarında öldü.
Yaşanan bombardıman, yerinden edilmeler, kayıplar ve travmalar, Gazze’nin çocuklarını derin psikolojik yaralarla bırakmaktadır. Sürekli çatışma ortamı, çocukların ruh sağlığı, eğitim olanakları ve gelişimsel perspektifleri üzerinde yıkıcı etkilere sahiptir.
Ayrıca altyapının tahrip olması (okulların yıkılması, sağlık sisteminin çökmesi) çocukların eğitim ve bakım haklarını doğrudan tehdit etmektedir
Raporlara göre, insani yardım girişleri sınırlanmış; bu durum yiyecek, temiz su, ilaç ve tıbbi malzemeye erişimi büyük ölçüde kısıtlamıştır. Bu da çocukların ölüm riskini ve uzun vadeli zararlarını artırmaktadır.
Dünya Çocuk Hakları Günü’nün sembolik değeri yüksek olsa da, pratikte uluslararası toplumun yeterince etkili ve tutarlı müdahalelerde bulunduğu söylenemez. Gazze örneği, bunun trajik bir göstergesidir.
BM ve diğer uluslararası aktörlerin, çocuk koruma bağlamında net yaptırım.
Uluslararası toplumun, insancıl hukuk ihlali yapan taraflara karşı somut yaptırımlar uygulaması; ancak ve ancak ekonomik, diplomatik ve hukuki yollarla olabilir.
Dünya Çocuk Hakları Günü, ideal olarak çocukların korunması ve haklarının güvenceye alınması için bir fırsat sunar. Ancak Gazze’de yaşananlar, sembolik kutlamaların ötesinde fiili bir kriz olduğunu, çocuk haklarının sistematik biçimde ihlal edildiğini göstermektedir.
Çocuk hakları sözleşmeleri, insani hukuk normları ve evrensel değerler tek başına yeterli değildir!
Bu değerlerin uygulamaya dönüştürülmesi için; uluslararası toplumun kararlılığı, yaptırım iradesi ve insani sorumluluk duygusu şarttır.