Vedat Kan

Tarih: 21.11.2025 11:16

Devlet aklı ve devlet her zaman haklı...

Facebook Twitter Linked-in

Devlet aklı ve devlet her zaman haklı...

Dün, mücadele edilmesi gerekiyordu edildi. 

Ve hatta bu durum sayesinde bugün, acı bir tecrübe ama dünyanın en iyileri arasındayız. Hem savunma sanayi olarak hem de ordu olarak…

Dün, içimizdeki bizden olmayan ama bizdenmiş gibi görünen ve bugün halen daha başka ülkelerde sözüm ona özgür ama özünde kimliksiz ve vatansız yaşayan birileri olmasa idi, belki de bugün bunları konuşuyor dahi olmayacaktık. 

Dün, birileri; birilerinin, bölgede ki ve coğrafyada ki menfaat ve ideoloji kazanımı için kendi halkını ve kendi özünden gelen soydaşlarını, sözde özgürlük safsataları uğruna satmamış olsalar idi, bugün dünyanın en iyi ekonomisine sahip bir ülke olarak, dünyanın merkezinde bir yerde olacaktık. 

Dün neler olduğunu aslında hepimiz ama hepimiz çok iyi bilmekteyiz. 

Dün sözde bizimle birlikte yürüdüklerini söyleyen ama buldukları her fırsatta Brütüs’ lük yapanlar sayesindedir aslında gelinen bu nokta.

Hiç kimse yalandan ve sahte bir göstermelik rolü takınarak, ortalıkta vatanseverlik adımı atmasın. 

Özellikle de bugün…

Dün, hemen her gün sayısı belli olmayan şehit haberi sunan ajanslarımızda; bugünlerde trafik magandalarının, eşini katledenlerin, sahte kabadayıların ve hırsızlık yanı sıra dolandırıcılık haberleriyle dolu olduğunu inkâr edebilmek kolay mı?

Geldiğimiz nokta, gayet açık bir şekilde ortada.

Ve artık devlet; yarım asır önce kasıtlı olarak çıkarılan ve sadece belli çevrelerce sahiplenilen, ara ara harlanılan, teşvik edilen ve hatta desteklenilen bu kavgayı her şeye ve her türlü eleştiriye rağmen inadına bitirip, ivedilikle günümüz suçlarıyla mücadeleye yönelmek istiyor.

Ve artık devlet; yarım asırdır havaya ve suya ve yele harcadığı ekonomi zenginliklerini, artık halkın hizmetinde kullanmak istiyor.

Ve artık devlet; tüm Anadolu topraklarının her karışında, adım adım kardeşliği ve barışı yeniden bir kez daha tesis etmek istiyor.

Ne garip!

Bu adımın hangi aşaması anlaşılamıyor ki?

Ve

Bu sayede trilyonlarca dolar bedele denk gelen kayıplara son verilerek, güçlü bir Türkiye modeli oluşturulması hedefleniyor.

Hem de 

Ortadoğu’da ve Asya’da ve Avrupa’da ve Kafkaslarda ve Balkanlarda…

Hatta tüm Dünyada;

Güçlü ve sözü geçen bir Türkiye!

Yurt içinden ve yurt dışından birileri, adım adım yaklaşılmakta olunan bu hedefi engellemek için elbette ki bir şeyler yapacaklardı.

Yapılıyor da zaten.

Kimisi sağda-solda ve hatta Gazi Mecliste tahrik edici sloganlar atarak, özellikle de satın alınan birilerince de sokak aralarında ve düğünlerde ve toplantılarda ve hatta özel kamu alanları içerisinde, bilhassa devletin ve vatandaşımızın gözünün içerisine bakarak, sözüm ona terör seviciliklerine devam etmektedirler. Bu türde olanlar, satılmış kıt beyinleriyle inanın ki imkân bulsalar, ellerine fırsat geçse yine ve yeniden bebek katletmeye devam edeceklerdir.

Kimisi de kıyamet senaryoları tarzında felaket tellallığı yaparak, özellikle de eğitim seviyesi belli bir düşüncenin altında olan insanlarımızın yanı başında, filozof tavrı takınarak; bu gösterileri bahane edip, gelinen adımların beyhudeliğini ve özellikle de kendilerinin dahi tam olarak algılayamadıkları sözde vatan/millet/Sakarya söylemlerinden yola çıkarak, süreci rotasından saptırma gayreti içerisine girmeye çalışmaktadırlar. 

Devletin sabır uçağı hedefine kilitlenmiş bir şekilde, rotasında her hangi bir sapma yaşanmadan ve oluşturulan veya oluşan her türlü olumsuz hava şartına rağmen, elbette ki yoluna devam etmektedir.

Etmelidir de…

Çünkü bu saatten sonra hiçbir kimse; kavuşulan bu huzurdan, bu güven ortamından ve onlarca yıldır özlemi duyulan bu sıcak muhabbet ortamından vaz geçmeyecektir.

Yani kısacası, çıkılan bu yoldan geri dönüş olmamalıdır.

Devlet aklı her zaman halklarının varlığı için çalıştığı müddetçe haklı olmuştur.

Ne zaman ki devlet aklı kendi halklarını ve hatta o halkın koyunlarını dahi yok etmek için kullanılır ise işte o zaman, sadece belli bir kesimin varlığına ve çıkarına çalışmaya gayret göstermiştir ki gelinen bu noktada, aklıselim olan gerçek devlet; o amacın zararlarını temizlemeye çalışmaktadır. 

Tüm bunları yaşarken aklıma sadece “gerçek anne kim” sorusu geliyor. Hani bir kıssadan hisse durumu vardı bu isimle hikâye olarak anlatılan. İşte bu noktada vatan-millet-Sakarya tartışmasıdır masada kollarından ve başından çekiştirilmek istenilen…

Ortalıkta cirit atan sahte vatanseverlerin durumu tam da işte bu noktayı işaret ediyor gibi…

Dedik ya; bizim tahlilimize göre dün mücadele edilmesi gerekiyordu edildi ve birilerinin perde arkası engeliyle ancak bu aşamaya kadar gelindi. Bu saatten sonra yine o engelleyen birilerinin “terörle müzakere olmaz” sloganlarının altında, sanki dağlara boşa atılan bombaların hedef yönlendirmesi mi yatıyor ne?  

Ben onu bunu bilmem; bildiğim tek bir şey var o da devlet aklının her zaman haklı olduğudur…

Değil mi ki gerçek anne olsa, müzakere değil; mücadele gerek, atın bombaları dağlar temizlensin der mi?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —