Bugün, ülkemizde dini kimlik, etnik aidiyet, ruhani bağ gibi meseleler — hâlâ — dış kaynaklı pek çok manipülasyonun konusu. Bazıları, “hoşgörü”, “diyalog” adları altında milletimizin ruhuna, kimliğine, tarihine göz dikiyor. Ancak unutulmamalıdır ki; iman eğer asimile aracı oluyorsa, hakiki iman değildir. Milliyet ve devlet bilinciyle pekişmiş bir iman ise hem insana hem millete hizmet eder, milleti yükseltir.
Ben, uzun yıllardır savunduğum gibi: Türk milleti — tarihî köklerine, Türkistan ruhuna ve devlet aklına dönmeli; imanini, kutsal kitabını ve tarihini yabancı dil ya da yabancı ideoloji aracılığıyla değil, kendi dili ve kendi bilinciyle canlandırmalı. Çünkü asıl mücadele; sadece ibadet ya da kelam değil, bilinçtir; bu bilinç, Orhun Kitabelerinde yazan emirlerin, kuruluş ruhunun, Kur’ân’ın Türkçe okunup anlaşılmasının bilincidir.
Günümüzde “herkes kardeştir” diyenler, aslında kimlikleri silmek, milletleri asimile etmek istiyor olabilir. Ama biliniz ki; Türk milleti asla diz çökmeyecek. Tarih boyunca olduğu gibi, bugün de bağımsızlığını, egemenliğini imanıyla, kültürüyle, geçmişiyle koruyacaktır. Bizim için asıl başarı; farklı mezhep ya da inançları bir potada eritmek değil; her canlının inancına, kimliğine saygıyla, fakat millî hattı koruyarak ayağa kalkmasını sağlamaktır.
Unutulmamalı ki; milletimiz güçlü olursa, imanımızın da anlamı artar. Çünkü hakikat, güçlünün değil; hakkın yanındadır.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk