1243’te yaşanan Kösedağ Savaşı ile artık Selçuklular için sonun başlangıcına gelinmişti. Anadolu’daki Türk siyasi birliği tekrardan bozulma noktasına gelmişti. Çünkü her geçen gün biraz daha mum gibi eriyen Selçuklulara bağlı konar-göçer Türkmenler arka arkaya bağımsızlıklarını ilan etmeye başlayınca ikinci dönem Türk beylikleri kurulmaya başlanmıştı. İkinci dönemde kurulan bu Türk beyliklerinin aralarında kendini Selçukluların varisi gören Konya merkezli Karamanoğulları Beyliği en güçlü beylikti.
1361’de Karaman beyi olan Alaeddin Bey, Anadolu’da yayılmacı bir politika izledi. Hamidoğulları, Germiyan ve Eretna beyliklerine saldırdı ve farklı kentleri ilhak ederek hakimiyet alanını genişletti.
Sahip olduğu güçle etrafındaki bütün beyliklere kafa tutan Karamanoğulları ve yine Anadolu’da varlık göstermeye çalışan ufak beylikler adeta kendi aralarında deyim yerindeyse kayıkçı kavgası yaparken bu beyliklerin arasından bir tanesi bu kavgaya varan rekabetlerden uzak durup tıpkı Selçuklular misali son demlerini yaşayan ihtiyar ve yorgun Bizans’a karşı gaza ve cihad yaparak topraklarını genişletmeyi ve güç toplayarak tüm Anadolu’da üstünlük kurmayı kendine gaye belleyecekti: Kayı Boyundan mütevellit Osmanoğulları Beyliği…
400 çadırla Anadolu’ya gelip Osmanoğulları Beyliği’ni kuracak olan Kayı Aşireti, düzen kuracak bir yer bulmak adına o konjonktürde dağılma evresindeki Selçuklu İmparatorluğu’na müracaat edip yerleşmek adına bir yer istedi. O esnada Ahlat’ta ve Van Gölü’nün kıyısında bulunan Kayı Aşireti’ne yer olarak Bizans İmparatorluğu’na komşu olan Söğüt ve Domaniç dolaylarını tahsis eden Selçuklu Devleti, eğer Kayı Aşireti’ne “Bulunduğunuz yer size uygundur, Ahlat’a yerleşin, Van Gölü’nün kıyısına düzeninizi kurun.” deseydi belki de Ahlat’ta ve Van Gölü’nün kıyısında kurulacak olan Osmanoğulları Beyliği tarihe geçen o yükselişi asla yakalayamaz ve asırlarca dünyanın jandarmalığını yapan Osmanlı İmparatorluğu’na dönüşemezdi.
Çünkü Osmanoğulları Beyliği’ni ete kemiğe büründüren Kayı Aşireti’nin ruhunda gaza ve cihad aşkı mevcuttu. Her şeyden evvel Türk’ün töresine ve İslâm’ın kaidelerine dayalı bir ahlâki anlayışı ve salabet-i imaniyesi vardı.
Dolayısıyla bu değerler üzerine kurulan bir beylik, Ahlat’ta hayat bulsaydı savaşıp yükselecek bir düşman bulamazdı çünkü Ahlat ve Van Gölü’nün çevresi komple Müslüman Türk konar-göçerlerle, yani Türkmenlerle çevrilmişti.
Bundan ötürü Osmanoğulları Beyliği’ni kuran Türkmen aşireti Kayı, gaza ve cihad politikalarını uygulayacak bir saha bulamazdı.
Ve talihe bakın ki 400 çadırıyla Van Gölü’nde ve Ahlat’ta bulunan Kayı Aşireti’ne asla talip olmadıkları halde onlara Selçuklu idaresi tarafından Bizans hududundaki Söğüt ve Domaniç dolaylarını tahsis edilmiştir.
Neticede Kayı Boyu tarafından Söğüt’te kurulan ve gaza anlaşıyla kısa sürede Güneydoğu Avrupalı Hristiyan ülkelere üstünlük sağlayan Osmanlılar, Anadolu’da da istikrarlı bir şekilde topraklarını genişletiyorlardı. I. Murad döneminde (1362-89) Germiyan Beyliği ile evlilik yoluyla olumlu ilişkiler kurulup, Kütahya ve çevresi çeyiz olarak alınmış, ayrıca Osmanlılar, Isparta çevresindeki bazı kaleleri de Hamid Beyliği’nden satın alarak topraklarına katmışlardı.
Kendileriyle ilgili tüm gerçekler böyle olan ve büyük hedefleri olan bu iki genç Türk beyliği Osmanoğulları ve Karamanoğulları arasında dananın kuyruğu çok yakında kopacaktı zira iki genç Türk beyliğinin maksadı Anadolu Türk siyasi birliğini kendi şemsiyesi altında sağlamaktı.
Osmanlılar ile Karamanoğulları arasındaki ilk mektuplaşmaların Orhan Bey döneminde gerçekleştiği söylenebilir. İlk mektuplaşmalar -hem Orhan hem de I. Murad döneminde-dostanedir. I. Murad, Alaeddin Bey’e “biraderim” şeklinde hitap etmektedir. 1370’li yıllarda aradaki dostluk artmış, Alaeddin Bey, 1. Murad’ın kızı Nefise Melek Hatun ile evlenmişti. Ancak bu nikahı takip eden yıllarda iki devlet arasındaki ilişkiler Osmanlıların, Anadolu’daki gücünü artırmaya başlamasıyla, özellikle I. Murad’ın Hamidoğulları’ndan Isparta civarındaki bazı kaleleri satın almasıyla bozulmaya başlamıştı.
Osmanlı Topraklarının İşgali
Osmanlılar, Isparta çevresindeki bazı kaleleri satın alarak Anadolu’daki topraklarını genişletmişlerdi. Fakat bu durum, Osmanlılar ile, kendilerini Selçukluların varisi olarak gören Karamanoğullarının arasının bozulmasına neden oldu. Alaeddin Bey, 1. Murad Avrupa seferleriyle meşgulken onun yokluğunu fırsat bildi ve Osmanlıların satın aldığı şehirleri zapt etti.
İki Beyliğin Ordularının Durumu
Osmanlı ordusunun merkezinde I. Murad’ın komutasında hem yeniçeriler hem de atlı askerler vardı. Şehzade Bayezid (Yıldırım) sol cenahta, Şehzade Yakup ise sağ kanatta mevzilenmişlerdi. Osmanlı birlikleri arasında Germiyan, Candar, Hamidoğulları’na ait askerler ve Osmanlı’ya bağlı Sırplar bulunmaktaydı. Karaman ordusu ise tamamen atlı Türkmen ve Tatar birliklerinden oluşmaktaydı.
I. Murad Osmanlı mülküne yönelik Karamanoğulları tarafından yapılan tacizleri öğrenince derhal Anadolu seferine çıktı. Alaeddin Bey barışı sağlamak için I. Murad’a iki kez elçi gönderdi. Ancak I. Murad kendisinin gece gündüz gaza ile meşgul olduğunu, Karamanoğlu’nun bu sırada Müslümanları incittiğini, hal böyleyken seferin meşru olduğunu söyleyerek teklifleri reddetti. İki taraf da hazırlıklarını tamamladılar ve 1386 veya 1387’de Konya yakınlarında, Frenkyazısı denilen bir arazide karşı karşıya geldiler.
Konya yakınlarında gerçekleşen harp oldukça şiddetli geçti. Muharebenin sonunda Karamanoğulları, düzenli ve tecrübeli Osmanlı ordusu karşısında mağlup oldular. Osmanlı zaferinin başrollerinden olup, savaş sırasında her yere yetişmesinden ötürü Şehzade Bayezid’e “yıldırım” ünvanı verildi. Savaş sonrası Konya kuşatıldı. Çaresiz kalan Alaeddin Bey, hanımı -1. Murad’ın kızıdır-aracılığıyla barış talebinde bulundu; Osmanlı ordugahına geldi ve kayınpederinin elini öptü. Böylece barış sağlandı.
Savaşın Sonuçları
Osmanlılar, Frenkyazısı Zaferi neticesinde Anadolu’daki itibarlarını artırmışlar, öyle ki beyliklerin çoğu, savaştan sonra Osmanlı hakimiyetini -uzun vadeli olmasa da-tanımışlardı. Anadolu beyliklerinden gelen kuvvetlerin de yardımıyla Osmanlılar birkaç yıl sonra farklı Avrupa devletlerinin bir araya gelerek oluşturdukları orduyu I.Kosova Muharebesi’nde mağlup etmeyi başarmışlardır.
Ayrıca bu savaş, Karamanoğulları Beyliği ve Osmanoğulları Beyliği arasındaki rekabet sürecinde patlak veren ilk savaş olarak da tarihe geçmiştir.