Ali Berham Şahbudak


Uyanışın Eşiğinde Bir Millet: Karakterimizdeki Bağımsızlık Nereye Kayboldu?


Yıllardır süregelen bir esaretin gölgesinde, çürümüş ve çağdışı bir zihniyetin prangasına vurulmuş halkım benim. Ey vatandaş! "Uyan artık uyan" feryadı, sadece bir slogan mıdır, yoksa ruhumuzun derinliklerinden yükselen bir varoluşsal çığlık mı?

I. Karakterin Temeli: Hürriyet ve Bağımsızlık

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, milletlerin kaderine dair en keskin tanımı yapmıştır: "Uyuyan milletler ya ölür ya da köle olarak uyanır." Bu söz, coğrafi sınırlardan çok, zihinsel sınırlara dikkat çekmektedir.

Bir milletin damarlarında şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yeşermesi ve kök salması, tartışmasız bir biçimde o milletin hürriyet ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır. Peki, bugün bu değerler, sadece anıtlara yazılmış sözler mi kaldı, yoksa hala eylemlerimizde mi yaşıyor?

Atatürk'ün o eşsiz beyanı: "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir."
Sorgulama Anı: Atatürk, bu sözüyle yalnızca kendi bireysel duruşunu mu tanımlıyordu, yoksa onu var eden, onun parçası olduğu Türk milletinin kolektif ruhunu mu ifade ediyordu? Eğer bağımsızlık ve özgürlük bizim karakterimizse, son yirmi yılda bu karakterden sapışın bedeli ne oldu? Giderek bağımlı hale gelme ihtimali (Aslan 2001: 129), yalnızca ekonomik bir veri midir, yoksa düşünsel ve iradi bir erozyon mu?
II. Ümit Gençlikte miydi, Yanılgı mı?

"Bütün ümidim gençliktedir" diyen eşsiz önderimiz, son yıllardaki sessizliğe ve kabullenişe bakarak yanıldı mı acaba?

Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz. Atatürk'ün bu emaneti, sadece binaları ayakta tutmak mıdır, yoksa fikirleri ve ruhu yaşatmak mı?
Atatürk'ün Mirası Fikirlerdedir: "Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir."
Cumhuriyetin Bekası: "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."
Sorgulama Anı: Atatürk'ün fikirleri, akılcılık, bilim ve bağımsız yargı üzerine kuruluyken; genç nesil, fikirleri hissetmek yerine popülist söylemlere ve günübirlik çıkarlara ne kadar esir düşmüştür? Cumhuriyetin başarısı, yalnızca iktidar değişimleriyle mi ölçülür, yoksa fikirsel olarak bağımsız bireyler yetiştirmekle mi?

III. Vatan Sevgisinin Gerçek Tarifi

Atatürk'ün vatanını ve milletini çok sevdiğini nasıl anlıyoruz? Bu sevgi, sadece duygusal bir bağlılık mıydı, yoksa pragmatik bir strateji mi?

Stratejileriyle ve fikirleriyle ölümsüz olan Atatürk'ün vatan ve milletine olan düşkünlüğü, egemenliği kayıtsız şartsız milletine vermesiyle tarif edilmiştir. O, kişisel egemenliği ortadan kaldırarak, milletine olan güvenini ve sevgisini açıkça göstermiştir.
Vatan Sevgisi: Canını seve seve verebilecek bir karakterden daha fazlasıdır; milletinin kendi kendini yönetme yetisine olan inançtır.
Sorgulama Anı: Yüz yıldır onurun ve gururunla yaşadığın bu Cumhuriyet'te, büyük Türk milleti, AKP ve onu oluşturan çağdışı, çürümüş zihniyetin yalanlarına nasıl bu kadar kolay inanabildi?

Din, iman, bayrak, ezan gibi kutsal kavramları 20 yıldır dillerinden düşürmeyenlerin yalanlarına inanarak içine düşülen bu çürümüşlükten ve ölümlü uykudan ne zaman uyanacaksın?

Milletim! Uyanışın vaktidir. Sorgula. Düşün. Karakterindeki bağımsızlığı yeniden hatırla!

Unutulmuş Yeminlere Bir Mektup: 
Karakterimizdeki Bağımsızlık Nerede Yattı?

Ey Yoldaş, Ey Vatandaş! Bu satırları okuyorsan, ruhunun derinliklerinde bir çelişki fırtınası esiyor demektir. Gözlerin, gördükleriyle kalbinin bildiği gerçek arasındaki uçurumu fark etmiştir. Yüz yıl önce atılmış onur tohumlarının, bugün bir yozlaşma zihniyetinin gölgesinde nasıl çürüdüğüne tanıklık ediyoruz.

Bu yazı, bir ithamname değil; bir uyandırma çağrısıdır. Bize, karakterimizin en temel taşı olan hürriyet ve bağımsızlık yeminini hatırlatacak bir vicdan feneridir. Hazır mısın? Kendi uykumuzun derinliğini sorgulamaya başlıyoruz.

Peki, ne zaman?

Din, iman, bayrak, ezan... Bu kutsal kelimelerin ardına gizlenenler, yalanlarını her tekrarlayışında, siz sessiz kaldığınız sürece o yalanlar daha da büyük ve daha da utanç verici hale gelecektir.

Unutmayın ki, Atatürk'ün mirası mermer heykellerde değil, özgürce düşünebilen bir beyindedir.

Sizi esir alan bu çürümüş ve ölümlü uykudan uyanmak için daha neyi bekliyorsunuz? Ülkenin şerefi, haysiyeti, namusu ve en önemlisi çocuklarınızın geleceği ayaklar altına alındığında mı?

Ey Büyük Türk Milleti! Bağımsızlık, verilmiş bir hak değil, her gün yeniden kazanılması gereken Karakterdir.

Eğer uyanmazsanız, Atatürk'ün dediği gibi, köle olarak uyanacaksınız! Uyanış, şimdi başlar. Sorgulama, şimdi başlar! Tarih, sessiz kalanları affetmeyecektir.

Ali Berham ŞAHBUDAK. Cumhuriyetçi Aydınlanma Partisi Kurucu Genel Başkanı