Türkçülük, bir slogan ya da duygusal bir çıkış değildir; bir milletin binlerce yıllık tecrübesini, töresini, vakarını ve kendine has karakterini taşıma iddiasıdır. Türkçü olmak, bir kimliği ilan etmekten öte, o kimliğin sorumluluğunu üstlenmektir. Çünkü Türkçülük; yalnızca “ben Türk’üm” demek değildir, “Türk’üm ve bunun gereğini bilerek, onun yükünü omuzlayarak yaşıyorum” demektir.
Bu anlayış, Türk töresinin adaletini, ahlâkını, disiplinini ve asaleti bugünün dünyasına taşımayı ister. Zaman değişir, yöntem değişir, coğrafya değişir; fakat Türkçünün hedefi hiç değişmez: Türk milletinin varlığını güçlü, haysiyetli ve özgüvenli bir şekilde geleceğe taşımak.
Turancılık ise bu kültürel duruşun ufka bakan yönüdür. Türkçülüğün bireyde yaktığı ateş, Turancılıkta coğrafyaya, tarihe ve kadere uzanır. Turancılık, aynı dili konuşan, aynı hatıraları paylaşan, aynı kaderi yaşamış Türk topluluklarının gönülden gönüle uzanan bağlarını güçlendirmeyi hedefler. Bazılarının sandığı gibi yalnızca tek bayrak, tek devlet romantizmi değildir; Türk dünyasının kültürel, ekonomik, sosyal ve manevi birliğini artırma iradesidir.
Yeryüzünün neresinde olursa olsun her Türk’e “Sen yalnız değilsin” demektir. Türkistan’dan Anadolu’ya, Kırım’dan Kerkük’e, Tebriz’den Urumçi’ye uzanan büyük ailenin adıdır Turan.
Türkçülük, insanın duruşudur. Turancılık, o duruşun ufka yürüyüşüdür.
Bugün Türkçülük; bilgiye hâkim olmayı, bilimi rehber edinmeyi, teknolojiyi üretmeyi ve çağın gereklerini kavrayarak Türk kimliğini yükseltmeyi zorunlu kılıyor. Turancılık ise Türk dünyasının her bir ferdine, “Biz bir milletiz; sınırlar ayırsa da gönüllerimizi ayıramaz” sözünü hatırlatıyor.
Ve her iki ülkü de tek bir yerde birleşiyor: Türk milletinin birliği, dirliği ve yükselişi…
Bu yükseliş, yalnızca bir ideolojinin değil, bir milletin kaderidir. Türk; tarih boyunca nasıl ayağa kalktıysa, bugün de aynı iradeyi taşıyor. Çünkü Türkçülük ruh, Turancılık ufuktur.
Ve ruhu olan bir milletin, ufku daima açık olur.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk




