Fakir Yılmaz


O Memleketi kurtaramayanlar, bu ülkeyi kurtarır mı?


Bir kent düşünün insanları ülkenin yerel ve ulusal basın ile medyasının en üst makamlarında olup, attıkları manşetlerle ülke gündemini belirlerlerken o kentin ve bölgesinin sorunları hiç gündeme gelemesin.. 
Evet, benim de aralarında olduğum bunca basın camiasını yetiştiren bu kent yani Ardahan'ın onca okumuş, iş insanı olmuşları yada ülke hatta dünyada başarıları ile bilinip,  tanınırken kentleri olan Ardahan neden ileri değil, geriye gider?..
'Bilmem, ben anlamam' demeden bu yaşananlardan sen, kobuğ yiyen senin de payın var ve bu durumun baş sorumlusu olduğunu saklayamazsın, kaçamazssın.. 
Çünkü, bugün eyalet denildiğinde vatan, millet, sakarya edebiyatı yapan da sensin.. 
Halbu ki; Osmanlı döneminde 'İmparatarlok' deyip, kabul ettiğin (Çıldır) eyaletinde içinde önemli bir sınır vilayeti iken Cumhuriyet döneminde bu rütbesi sökülüp, kasaba yapılırken sen olamsan da Atan, Deden de senin gibi duymadı, görmedi ve sustu..
Ve bir kent düşünün bugün Trump yolu denen Zengezur Demiryolu ile bir kez daha zenginleşecek olan Iğdır ile aynı yıl vilayet oluyor, 'Oraya havaalanı yapılıyor Hani bize?" diyenlere inat 'gerek yok' denilen ilginç bir kent..
Yani sen 'kobuğ yiyenin torunu' sen onu da anlamadın, algılamadın ve bu anlamamazlık yetmedi saf, saf hatta biraz değil, eşekce bugün Ağrılı birinin futbol takımına başkan olduğu Ardahan'a 'havaalanına gerek yok..' dedin..
Ardahan ile aynı yıl vilayet olan Iğdır bir günrük kapısıyla zenginleşip, nüfusu artıyor, gelişiyorken sen biri demiryolu olmak üzere 3 gümrük kapısına sahip ama gümrük müdürlüğü, konsoloslok değil,, sanayide, sağlıkta, eğitim de beklenenleri alamadığından terk edilirken sen kahvede hoşgün oynayıp, gelen her çantacıya oy verip, Serhat  Ardahanspor'un başına Ağrılıyı getirenler gibi beleşten çorba içme derdine düştün.. 
Ama ne hikmetse hiç kilo almadın, cebin dolmadı, adımdan beter fakir kaldın..
Yani her yıl ortalama bin ila bin beşyüz kişinin göç ettiği bu kent 'neden nüfus kaybı yaşıyor?' diye sormadığın siyasilere, kamu memurlarına kaz hıngalı yedirip ,'oğlumu, kızımı işe koyarımın derdine düşmedin mi?.. 
İnanmıyorsan jet hızıyla evlenen bodrumuyla tartışılan üniversiteye alınan son elamanı gör ve inan.. 
Evet, kendi memleketini kurtaramayanların nasıl olup ülkeyi kurtaracaklarını bir kez daha sorup, O, 'Nice kaymakamlar, valiler, hakimler, savcılar, gazeteciler paşalar, padişahlar beni istedi de ben gitmedim..' diyenler gibi onca hakim, savcı, vali, gazeteci, televizyoncunun yanın da paşa, padişah olmazsada siyasette, stk'da başkanı olan, 'Dün tamirci çırağı idim, bugün de hayırsız biri..' pardon iş insanı, doktoru, ünlüsü, ünsüzü oldum' diyenler yani siz kobuğ yiyenler bele etmekten bu kenti ve kendinizi nasıl kurtaracaksınız? 
Vallah ben şimdi şu an bir kez daha TEMPO TV'ye gidiyor, GAZETECİLERLE GÇünkü ben gazeteciyim ve birileri gibi sinmiyor, saklanmıyor olanı yazıyor, konuşuyorum.. 
Yani, o memleketin ve bu ülkenin bir gazeteciso olarak görevimi yapıyor, hem o memleket için hem bu ülke için başımıda, kaşımı da, kalemimi de  kırıyorum..
Ve ben, benim gibileri memleket, ülke için kendilerini üzerken, sen, kobuğ yemekle memleketi, ülkeyi kurtardığını sanıp, yan gelip, yatar, cukkayı alıp, senin gibi içi boş saz ve kaz gecelerinde kazları yutar, bugün pazar yarın seçimden seçime bakar, kurtarır dersin..