Kadir Uğur Yılmaz


Kars’ın Boktan Piramitleri


Kars’ta yaşayanlar bilir; bizim memlekette mizah toprağın altından değil, tezeğin altından çıkar. Soğuğun ayazla dans ettiği, soba dumanının gökyüzüne desen çizdiği o kadim şehirde, hayatta kalmanın da, gülmenin de kendine has bir yolu vardır.

Geçenlerde sosyal medyada gördüğüm bir paylaşım buna en güzel örneklerden biriydi. Bir hemşehrimiz, tarlada kurutulmak üzere serilmiş ve üst üste dizilmiş tezekleri fotoğraflamış. Öyle düzenli, öyle muntazam istiflenmiş ki gören sanır Mısır piramitlerinin minyatür halini Kars’a kondurmuşlar! Altına da şu cümleyi yazmış:
“Piramit aslında Karslıların icadıymış!”

Ben de dayanamadım, altına şu yorumu bıraktım:
“Çok boktan bir piramit olmuş!”

Bu cümle, her ne kadar kulağa sıradan bir espri gibi gelse de, aslında bizim insanımızın zekâsını, doğallığını ve kendiyle dalga geçme kültürünü özetliyor. Çünkü Karslı gülmeyi bilir. Karslı, yokluğun ortasında bile mizah üretir. Soğuktan donarken bile soba başında gülmeye mecal bulur.

Tezek, Anadolu’nun en doğal enerji kaynağıdır. O “boktan piramitler” aslında hayatın ta kendisidir. Sıcaktır, ekmektir, yaşamdır. Karslı için o tezek sadece yakacak değil, kışın soğuğuna direnişin sembolüdür. Ama aynı zamanda mizahın da kaynağıdır. Çünkü o istiflenmiş tezek yığınına bile bir anlam, bir espiri yükleyebilmek, sadece Karslılara özgü bir zeka işidir.

Bizim memleketin insanı, mizahı acının üstüne inşa eder. Soğuk vurur, kar diz boyu olur ama gülmeyi unutmaz. Çünkü bilir ki gülmek, yaşamaktır.
Bugün şehirlerde “yapay zekâ” konuşuluyor, metropollerde “enerji tasarrufu” tartışılıyor ama Karslı yüzyıllardır bunu doğal zekâsıyla çözüyor. Sıfır karbon salınımı, yüzde yüz geri dönüşüm, tamamen doğa dostu sistem: tezek piramidi!

Karslı bunu “ekoloji” ya da “sürdürülebilir enerji” diye anlatmaz, ama yaşar. Çünkü bizde hayat, bilimden önce başlar; tecrübeyle, akılla, doğayla kurulan bağla ilerler.

Ve evet… O piramit boktan olabilir, ama samimidir. Mısır’ın piramitleri taşla, bizimkiler hayatla örülmüştür. Onlar firavunları saklar, bizimkiler milleti ısıtır.

İşte bu yüzden diyorum ki:
Dünyanın her yerinde piramit var, ama hiçbirinde bizimki kadar gerçek bir hikâye yok.

O yüzden selam olsun Kars’ın “boktan piramitlerine”!
Selam olsun o piramitleri elleriyle ören cefakâr Anadolu insanına.
Çünkü o piramitler, hem güldürür hem düşündürür.
Ve her biri, bu milletin direncinin, mizahının ve asaletiyle yoğrulmuş emeğinin simgesidir.