Tülay Dikmen ile Cuma Köşesi


HELALLEŞMEK NEDİR?

NASIL OLMALIDIR?


 

En son tek bir yönü ile "KUL HAKKI" demiştik.. 

Ve bu hafta her yönü ile ele alacak şekilde bitirmiştim yazıyı.. 

Buyrun herkesin dilinde olan; bazıları hurafe, bazıları örf-adet, bazıları gerçek olan "KUL HAKKI" ve "HELALLEŞME" 

Kul hakkının tanımını vermiştik ama tekrar yazalım. 

İslam’da kul hakkı:
Bir kişinin malına!
Onuruna!
Özgürlüğüne!
Emeğine!
Kişiliğine! 

Veya herhangi bir hakkına haksız şekilde müdahale etmek, gasp etmektir..  

Ve "KUL HAKKI" sadece helalleşme ile olur dedik.. 

Peki nedir "HELALLEŞME"? 

Günümüzde çoğumuzun dilinde "hakkını helal et" cümlesi var evet.. 

Ancak bu cümle sadece genel anlamda kullanılır.. 

Bir kişinin hakkına girdik diyelim ve farkında değildik.. 

Ve günün birinde karşılaştık, ona hiç bir şey açıklamaksızın, sadece kendimiz düşünrek "hakkını helal et" dedik..
O da "helal olsun" dedi..
BİTTİ Mİ?
Ya da BİTER Mİ? 

BİTMEZ! 

Farkettiğimiz zaman konu ne ise o konuyu direkt konuşarak helalleşmek gereklidir.. 

Meselâ en basit hali ile; birisi hakkında yanlış bir hükme vardık ve bu hükmümüzle ona ters davrandık, işine engel olduk, kalbini kırdık, onun hakkında vardığımız yanlış hükmü başkalarına da anlattık vs, vs.. 

Farkettiğimiz an o kişiye; "Ben hata yaptım, senin için bunları düşünmüştüm, yanılmışım ve yanılgımdan dolayı sana yaptığım şeyler için bana hakkını helal et" diye açık açık konuşmak gerekir.. 

ASIL VE GERÇEK HELALLEŞME BUDUR! 

Güncel psikoloji ve nezaket kurallarında bulunan hali ile aslında, İÇTEN ve SAMÎMİ "ÖZÜR DİLEMEK"tir.. 

Kul Hakkı dediğimiz şey çok geniş kapsamlıdır.. 

Trafikte tanımadığımız birine yaptığımız bir yanlış da kul hakkıdır! 

Elimizdeki çöpü yere atmak da! 

Ne alâka mı? 

Biz o çöpü attığımızda temizleyen görevlinin hakkı olabilir mi meselâ..
Çöp atarak çevreye, eko sisteme verdiğimiz zararlarla etkilenen; bir değil bir çok insanın, ya da bir ağacın, bir hayvanın hakkı meselâ? 

Eee..
Bunları yaptık ve düşündük, sonra farkettik pişman olduk diyelim.. 

Tanımadığımız trafikteki kişi ile, temizlik görevlisi ile, çevreye verdiğimiz zararla etkilediğimiz bir çok insan ya da canlılar ile nasıl helalleşebiliriz ki? 

SADAKA İLE! 

Hakkına girdiğimiz kişiyi niyet ederek bir sadaka verip, sevabı adına onun için dua ederek meselâ... 

Zîra ahiretteki hesapta da aynısı olacak! 

Haklar ile ilgili ayet nettir.. 

“Kim zerre miktarı hayır işlerse onun karşılığını görür!
Kim de zerre miktarı şer işlerse onu karşılığını görür.” (Zilzâl Sûresi-99/7-8) 

Demek ki neymiş, "ZERRE" miktârı bile önemliymiş! 

Efendimiz'in de (SAV) bu konuda sahih hadisi şöyledir: 

"Her kim kardeşinin malından, onurundan veya başka herhangi bir hakkından almışsa, ona zulmetmişse; hesap günü o kişinin iyiliklerinden(sevaplarından) alınır hakkı olan kişiye verilir..
Verecek iyiliği (sevabı) yoksa; hak sahibinin günahlarından alınır ve hakka girenin hesabına yüklenir! (Buhârî, Mezâlim, 10) 

Bu  ayet ve hadis ışığında hesabı bu dünyada kapatmak daha akıllıca değil mi? 

Bilerek ya da sonradan farkedecek şekilde hakkına girdiğimiz, zulmettiğimiz bir kişi "ZERRE" mikarı da olsa hakkını alacak ise verelim.. 

Halk arasında dolaşan bir tabir vardır.. 

"ALLAH KUL HAKKI İLE KARŞIMA GELMEYİN" buyurmuş... 

Tabir dedim çünkü böyle bir ayet yok.. 

Zilzâl Sûresi'nde yer alan yukarıdaki ayetin müfessirlerce yorumlamasıdır bu.. 

Aslında bu ayet verdiğimiz hadis ile bütün olarak bakıldığında bu dünyada alınamayan hakkın, ahirette alınacağının garantisidir.. 

Rabbimizin adaletini gösterir! 

Yoksa yine halk arasında söylendiği gibi:
"BEN ONA HAKKIMI HELAL ETMEDİKÇE ALLAH ONU AFFETMEYECEK Kİ!" diye bir durum yok! 

Rabbimizin rahmeti sonsuzdur... 

Bizi bizden iyi bilen O'dur! 

Pişmanlığımız ve çabamız daim ise; ne kendimiz, ne de karşımızdaki kişi adına "ALLAH AFFETMEZ" demek hadsizlik olur.. 

Evet "KUL HAKKI" çok geniştir dedik.. 

En küçük zerre bile önemli dedik.. 

Zerreyi bir damla kabul etsek; günümüzde girilen haklar okyanustur herhalde.. 

Günümüzde okyanus misâli girilen haklar... 
 

 “Hakkını helal et” mesajları dolaşan WhatsApp grupları... 

Artık yazmaya dahî üşendiğimizden eklenen “helal ettim”  emojileri... 

Ama! 

Kur’an’ın ve hadislerin dediği, bu işin böyle olmadığı! 

Kul hakkı, emek ödenmeden, zarar giderilmeden, kalp kırıkları onarılmadan kapanmaz! 

Kapanmayan her hesapta açılmaya mahkumdur! 

Yolu belli..
Haklı hakkını bu dünya da olmazsa ahirette A-LA-CAK! 

Sevabımız varsa onu alacak..
Yoksa günahlarından verecek! 

Bu dünyadaki; hele hele günümüzdeki sözde "ADALETİN(!)" tam tersine, GERÇEK ADALET İLE! 

Ve hesap öyle kapanacak.. 

O zaman biz bu dünya yüzündeki zalimlerin, hak hukuk tanımayanların, adaleti kendi çıkarına kullananların; en büyüğünden tutun, en küçük hâli ile hakkımıza girenlerin "HİDÂYETİNE" dua edelim.

EDELİM Kİ; HAKKIMIZI İADE ALALIM, ZARARIMIZI TAZMİN EDELİM, YÜREĞİMİZİ FERAHLATALIM..

ONLAR HİDAYETE ERERSE, BİZ DE SELAMETİ BULURUZ ÇÜNKÜ..

EĞER HAKKA GİREN BİZ İSEK!

SAMÎMİ NEFİS MUHASEBESİ YAPMAYI, HATAMIZI FARKEDİP DÖNMEYİ, HELALLEŞMEYİ, ÖZÜR DİLEMEYİ, VARSA BİR ZARARIMIZ BU DÜNYADA TAZMİN EDEBİLMEYİ RABBİM HEPİMİZE NASİP ETSİN... diye de ekleyelim..

Ve son olarak çokça sorulan bir soru ile bitirelim.. 

"HAKKINA GİRDİĞİMİZ KİŞİ, HELALLEŞME FIRSATIMIZ OLMADAN ÖLMÜŞSE, VEYA HAYATTA AMA ONA ULAŞAMIYORSAK NE YAPABİLİRİZ?" 

Ahirette görülecek hesaptakinin aynısını bu dünyada yaparak... 

Hakkına girdiğimiz kişinin adına; ettiğimiz haksızlık nisbetinde hayır hasenât yaparak, sadaka vererek.. 

Yani verdiğimiz sadakanın, yaptığımız hayır hasenâtın sevabını, duamız ve tabii ki tövbemiz ile ona niyetle yaparak.. 

Tövbemiz de RABBİMİZİN HAKKINA binâendir.. 

Çünkü bir kulun kalbi kırılıyorsa, hele hele bir mazlumsa, dolaylı hattâ direkt olarak Rabbimizin hakkına girmiş olmaz mıyız? 

İnşallah Rabbimizin "KULUM" deyip sahiplendiği olalım.. 

Hakkımız kalmaz!!
HAKLARI DA KALMAZ! 

Ez-cümlede yine bir ayet ile bitirelim.. 

"Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de şüphesiz yemek yerler, çarşıda pazarda gezerlerdi.
(Ey insanlar!) Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. 
(Bakalım) sabredecek misiniz? 
Rabbin, hakkıyla görendir!" 
(Furkan Sûresi-25/20) 

Rabbim hepimizin imtihânını kolaylaştırsın.. 

İmtihanlar, haksızlıklar, zulümler karşısında; hakkıyla gören, gerçek ve şaşmaz adaletli olan O'na sığınmayı.. 

Sadece O'ndan istemeyi.. 

O'nun vaadine güvenip sabredebilmeyi.. 

Sabrın karşılığında da hem bu dünyada, hem ahirette selâmete ulaşabilmeyi.. 

Hakka giren isek de; farkedip tövbe etmeyi, hem kulu hem kendisi tarafından affedilmeyi hepimize nasip eylesin inşallah... 

                                                       VESSELÂM...