Necat Kacan


Conatus ve İlahi Nizam: Spinoza’dan Günümüz Türkiye’sine


Spinoza’nın düşünce dünyasında en merkezi kavramlardan biri olan conatus, varlığın özünü koruma ve geliştirme çabasıdır. Taşın yere düşmesi, ağacın kök salması, insanın yaşam mücadelesi — hepsi conatus’un tezahürleridir. Bu kavram, yalnızca biyolojik varoluşu değil, aynı zamanda ruhun ve aklın gelişimini de içerir. İnsan, varlığını sürdürmek için öğrenir, üretir, adalet arar, bağ kurar.

İlahi Nizamın İşleyişi

Spinoza’ya göre Tanrı ile doğa ayrı değildir. “Deus sive Natura” (Tanrı ya da Doğa) ifadesi, evrendeki düzenin ilahi nizam olduğunu anlatır. Yani Tanrı mucizeyle yasaları bozmaz; yasaların kendisi zaten Tanrı’nın işleyişidir. İnsanın özgürlüğü de bu noktada anlaşılır: özgürlük, yasaları inkâr etmek değil, onları bilmek ve onlarla uyum içinde yaşamaktır.

Bir birey bedeninin biyolojik yasalarına karşı gelemediği gibi, toplum da sosyal ve ahlaki yasaların işleyişine karşı gelemez. Hukuku çarpıtan, adaleti erteleyen, ekonomiyi yapay hamlelerle yönlendiren bir düzen, ilahi nizamın hakikatine ters düşer ve kendi varoluş çabasını baltalar.

Türkiye’de Conatus’un Krizi

Bugün Türkiye’de yaşanan birçok sorun, aslında conatus’un zedelenmiş olmasından kaynaklanıyor. Ekonomide günü kurtarmaya dönük politikalar, toplumun varlığını sürdürme iradesini yıpratıyor. Hukukun üstünlüğünün yerine siyasi hesapların konması, ilahi nizamın adalet dengesine aykırı düşüyor. Terörle mücadelede ortak irade yerine siyasi polemiklerin öne çıkarılması, toplumun ortak conatus’unu zayıflatıyor.

Toplumsal düzeyde conatus, ortak iyinin inşasıyla güçlenir. Bir milletin varoluşunu sürdürme iradesi, ancak adaletin tesis edilmesi, liyakatin hâkim kılınması, özgür bireylerin ortak akılla hareket etmesiyle mümkündür. Oysa bireysel hırsların, siyasi çıkarların, güç mücadelelerinin ön planda olduğu bir düzen, ilahi nizama karşı gelmek gibidir: evrenin hakikatini çarpıtarak kendi kendini zayıflatmak.

Spinoza’nın Uyarısı ve Bizim Yolumuz

Spinoza bize şunu hatırlatır: Hakikatle çatışan hiçbir düzen kalıcı olamaz. Doğa yasaları nasıl işleyecekse, toplumsal yasalar da öyle işleyecektir. Adaletin ertelendiği yerde güven kaybolur, güvenin olmadığı yerde ekonomi çöker, ekonomisi çöken bir toplumda ise varoluş iradesi (conatus) zayıflar.

Bugün Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan şey, kendi conatus’unu yani varlığını sürdürme iradesini yeniden uyandırmaktır. Bu, ancak hukukla, adaletle, şeffaflıkla, erdemle mümkündür. İlahi nizamın işleyişiyle uyumlu bir toplumsal düzen, bireyi de toplumu da güçlendirir.

Sonsöz : Conatus’un Geleceği

Her birey kendi varlığını korumak ve geliştirmek için mücadele eder. Fakat bu mücadele, başkasının hakkını gasp ederek değil; adalet, vicdan ve akıl yoluyla olmalıdır. Aksi halde bireyin conatus’u toplumsal conatus’a zarar verir. Bir ülkenin gerçek varoluş gücü, tanklarında ya da rezervlerinde değil; hakikate ve adalete bağlılığında yatar.

Spinoza’nın conatus’u bize bugün şunu söylüyor: Eğer biz ilahi nizamın işleyişine aykırı davranmaya devam edersek, varoluş irademizi kendi elimizle yok ederiz. Ama adaletle, hukukla, özgürlükle uyumlu bir yol izlersek, hem bireysel hem de toplumsal olarak güçlü bir geleceği inşa edebiliriz.

Necat KACAN

Eğitimci Araştırmacı Yazar