Felsefe tarihinde birçok düşünür insanın varoluş gayesini anlamlandırmaya çalışmıştır. Bu çabalardan en dikkat çekicilerinden biri Baruch Spinoza’nın ortaya koyduğu conatus kavramıdır. Spinoza’ya göre her varlık, varlığını korumak ve sürdürmek için doğal bir çaba içindedir. İnsan, bitki, hayvan ya da bir taş; hepsi kendi özünü muhafaza etmek ister. İşte bu çaba, yani conatus, varlığın en temel eğilimi olarak görülür.
Conatus’un Anlamı
Spinoza’ya göre conatus, salt hayatta kalma dürtüsü değildir; daha derin bir varoluş yasasıdır. İnsan da dâhil olmak üzere her varlık, sahip olduğu özle uyumlu biçimde varlığını sürdürmek ister. Bu yüzden conatus, bireyin özgürlüğe ve mutluluğa yönelişinde de belirleyici bir ilkedir. İnsan, aklını kullanarak bu çabayı doğru bir zemine oturttuğunda, tutkuların kölesi olmaktan çıkar ve kendi özüne uygun yaşar.
İlahi Nizam ile Bağlantısı
Spinoza’nın evren anlayışı, Tanrı ile doğa arasındaki keskin ayrımları ortadan kaldırır. Ona göre Tanrı, evrenin dışında aşkın bir varlık değildir; Tanrı bizzat evrenin kendisidir. Bu bağlamda conatus, sadece bireysel bir irade değil, ilahi nizamın işleyiş biçimidir. Her varlık, Tanrı’nın tabiatta açığa çıkan bir yönüdür ve varlığını koruma çabası, aslında Tanrı’nın düzeninin sürekliliğini ifade eder.
İnsan Hayatında Yansımaları
İnsanın kendi varlığını koruma çabası, yalnızca fizyolojik ihtiyaçlarla sınırlı değildir. Aynı zamanda düşünsel, ahlaki ve toplumsal boyutlara da uzanır. Örneğin adalet arayışı, bilgi edinme isteği ya da özgürlük tutkusu da conatus’un bir yansımasıdır. İnsan, aklıyla bu yönelimleri ilahi düzenin yasalarıyla uyumlu hale getirdiğinde gerçek huzura yaklaşır.
Günümüze Mesajı
Modern çağın karmaşasında insanlar sık sık özünden kopmakta, yapay arzuların esiri olmaktadır. Spinoza’nın conatus kavramı bize, özümüzü korumanın ve ilahi nizama uyum sağlamanın yolunun aklı kullanmaktan geçtiğini hatırlatır. İlahi düzenin işleyişi, evrenin bütünlüğünü ve varlıkların sürekliliğini koruyan görünmez bir yasa gibidir. İnsan, bu düzenle uyumlu yaşadığında hem bireysel hem de toplumsal düzeyde daha adil ve dengeli bir hayat kurabilir.
“İnsanın en büyük özgürlüğü, kendi özünü ilahi düzenin akışında bulabilmesidir.”
Necat KACAN
Eğitimci Araştırmacı Yazar




