Zayıflama iğneleri: Çağın trendi mi, sağlık devrimi mi?

Zayıflama iğneleri: Çağın trendi mi, sağlık devrimi mi?

Dünya genelinde obezite vakalarının artmasıyla birlikte, kilo kontrolüne yardımcı olan yeni nesil ilaçlar, özellikle de zayıflama iğneleri gündeme geliyor. Sosyal medyanın etkisiyle bir mucize gibi sunulan bu yöntem hakkında, Uzman Dr. Füsun Topçugil, do

Uzm. Dr. Füsun Topçugil, bu ilaçların aslında vücutta doğal olarak bulunan GLP-1 hormonunun sentetik bir versiyonu olduğunu belirterek şöyle konuştu; "Zayıflama iğneleri yalnızca iştahı kesmiyor, midenin boşalma hızını yavaşlatıyor ve beyne doydun sinyali gönderiyor. Ancak asıl başarısı, insülin direncini kırarak metabolizmayı düzene sokmasıdır. Başlangıçta diyabet tedavisi için üretilen bu moleküllerin obezite tedavisinde kullanımı, hastalar için bir konfor alanı oluşturabiliyor."

Kimler bu tedavi için doğru aday?

Her kilo vermek isteyenin bu iğnelere yönelmesinin riskli olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Topçugil, tıbbi kriterlerin altını da çiziyor:

-Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 30 ve üzerinde olan kişiler.

-VKİ’si 27 olup; beraberinde tip-2 diyabet, yüksek tansiyon, uyku apnesi veya yüksek kolesterol gibi yandaş hastalığı bulunanlar.

-Diyet ve egzersizle sonuç alamayan, metabolik blokaj yaşayan hastalar.

Kozmetik bir çözüm değil, tıbbi bir tedavi

Uzm. Dr. Füsun Topçugil, en büyük tehlikenin bu ilaçların doktor kontrolü dışında, "zayıflama iksiri" gibi kullanılması olduğunu belirterek, “Bu tedavi bir yaşam tarzı destekleyicisidir. İlacı kullandığınız süre boyunca beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmez ve fiziksel aktivite eklemezseniz, ilacı bıraktığınızda verdiğiniz kiloları hızla geri alırsınız. Daha da önemlisi; pankreatit geçmişi olanlar veya belirli tip tiroid kanseri riski taşıyanlar için bu ilaçlar hayati tehlike arz edebilir.” dedi.

Kas kaybı riskine dikkat: Sadece yağ değil, kas kütlesi de eriyor

Kas kaybının metabolizmayı yavaşlatarak uzun vadede kilo korumayı zorlaştırdığını belirten Uzm. Dr. Füsun Topçugil, "Zayıflama iğneleri çok etkili bir iştah kesici olduğu için, hastalar genellikle yeterli proteini alamıyor. Protein eksikliği ve egzersiz yapılmaması birleştiğinde, vücut enerji ihtiyacını kasları yıkarak karşılamaya başlıyor. Bu durum hem metabolizmayı yavaşlatır hem de hastayı güçsüz ve halsiz bırakır." ifadelerini kullandı.

Çözüm nedir?

Topçugil, “Bu riski en aza indirmek için tedavi planına mutlaka şu iki unsur dahil edilmelidir: Tedavi süresince hastanın beslenme programı, kas kütlesini koruyacak miktarda yüksek kaliteli protein içermelidir. Sadece kardiyo değil, ağırlık kaldırma veya vücut ağırlığıyla yapılan direnç egzersizleri kas kütlesini uyararak korumada rol oynar.” şeklinde konuştu. (İLKHA)



Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku