Serpil TEKİN- BÜYÜYÜNCE NE OLACAKSIN!!!
BÜYÜYÜNCE NE OLACAKSIN !!!!!!
Ali kaza sonucu bir gözünü kaybetti. Ali'nin yaşadığı yer insanların hep birbirini tanıdığı hatta çoğunun akraba olduğu küçük bir köydü. Ali gözünü kaybettikten sonra insanların ona olan davranışları da değişmişti. Hatta ismi bile değişmişti. Herkes Onu artık “Kör Ali” olarak tanıyordu. Kör Ali daha fazla bu köyde yaşamayacağına karar verdi.
Gece olduğunda zaten az olan eşyalarını toplayıp sessizce köyden ayrıldı. Yolunun üzerinde pek çok köy, kasaba, şehir gördü. Yoluna devam ettiğinde uzakta çok farklı bir yer görünüyordu. Merak etti yaklaştı. Evlerin yapılışı, renkleri, düzeni hiç diğerlerine benzemiyordu. Köye yaklaştığında neden bu köyün diğerlerine benzemediğini anladı. Çünkü bu köyde yaşayanların hepsinin gözleri kapalıydı. Ali bu köyde dışlanmadan mutlu, mesut yaşar hatta tek gözü gördüğü için onlara önderlik bile yapabilirdi.
Aradan aylar geçer köylü Ali’ye, Ali de köylülere alışmıştır. Köyün lideri olmuştur. Ali köyünde hırsızlık yapan bir yabancı görür. Köylüleri uyaran Ali kimseyi inandıramaz. 'Ben gördüm eşyalarınızı çaldı.' der ama görmenin ne olduğunu bilmeyen köylülere derdini anlatamaz. Köylüler 'Görmekte ne? ' biz duymadık' derler. İkna olmayan köylüler Ali'yi teste tabi tutmaya karar verirler. İlk test Ali'den uzaklaşıp duyulmayacak bir yere gidip ne yaptıklarını sorarlar. Ali gördüklerini anlatır. ' Elinizi omzunuza koydunuz, bacağınızı salladınız, konuştunuz. 'der. İkinci test ise, bir duvarın arkasına geçip orada ne yaptıklarını sormaktır. Ali 'duvar var, göremedim. ' der ama kimseyi inandıramaz. Görmekte nedir ki?
Köylülerin son bir çaresi kalmıştır. Kör köyün kör hekimi !!!! Ali'nin hiç bilinmeyen bir hastalığı vardır kesin. Ali hekimin karşısına getirilir. Hekim Ali'yi muayene eder ve hiç kimsede olmayan bir şey bulur. Kafasının önünde iki çukur, çukurun içinde bir şey hareket edip kıpırdıyordur. Bu çok değişik bir hastalık olmalıydı. Tek tedavisi bu fazlalıkları çıkarıp almaktır. Hekim tanıyı koymuş, çözümü de bulmuştur. Ali orada kalıp tedavide olabilir, hastada kalabilirdi.
Peki siz tedavi olmayı mı yoksa hasta kalmayı mı tercih ederdiniz?
Tedavi olursan ne düzenin bozulacak ne de renklere anlam katman gerekecek. Mavi sadece mavi olacak. Mavinin farklı tonlarını hiç bilmeyeceksin. Belki de bilmen gerekmeyecek.
Hepimiz bize öğretilen kuralların içinde büyüdük. Hepimiz belli kalıplara konulduk. Çocuk ne kadar rahatsız etmeden ses çıkarmadan oturursa, o kadar uslu diye sevindik. Büyüdük işimizi, eşinizi seçerken hep onay aldık. Ev bizimdi ancak kendi mutfağımızda yemek yapamıyorduk. Belki de o mutfakta bizi en iyi aşçı yapacak malzeme vardı. Kendin için bir karar vermen gerekiyor. Ya tedavi ol ya da hasta kal.
Körler ülkesinden çıkmaya cesaretin var mı? Evimizde kendi mutfağımıza girmek ne kadar acizlik olabilir, hiç düşündünüz mü? Her şey mutfakta hazırlanıp önümüze konuluyor. Mutfak bizim özümüz, benliğimiz. O halde neden kendi yemeğini kendin yapmıyorsun? Belki muhteşem bir mutfak şefi olacaksın. Denemedin ki, nereden bileceksin? Sen seni tanımıyorsun ki gücünün ne kadar olduğunu bileceksin. Sen sadece sana ögretilenden ibaretsin. Sana konulan kurallar senin körler ülkesinde yaşaman için. Gözünü açmak, kendini bilmek biraz canını acıtacak belki.
Bize empoze edilmiş hayatlarımızı nasıl yaşayacağınıza dahi kararlar verilmiş. Peki, biz kendi hayatımızın neresindeyiz? Dünya düzeni tek tip insan yetiştirmekte kusursuzca çalışıyor. Her şeyi bir kalıba koymuşlar. Giyinme biçimi, düşünce şeklimize kadar. Hangi işi yapacağımıza, hangi okula gideceğimiz hatta ne giyip ne giyemeyeceğimiz, hep birileri tarafından karar verilmiş. Kendi mutfağına girip kendin olma vaktin gelmedi mi? Kendinden çık ve kendini seyret. Bak bakalım sen kimsin? Kör kral yada kendi hayatının işçisi. Yaşamak mı yoksa sadece nefes almak mı?
Peki sen büyüdüğünde ne olacaksın !!!!!!!!
Serpil Tekin