Görünmeyen Emek Ordusu: Her Şeyi Taşıyan Ama Adı Anılmayanlar

Görünmeyen Emek Ordusu: Her Şeyi Taşıyan Ama Adı Anılmayanlar

Bu ülkenin gerçek sahipleri ne manşet olur, ne ekranlara çıkar; ama onların taşıdığı yükle bütün düzen ayakta durur. Görünmeyen emek ordusu hem sessiz, hem yorgun, hem de en çok hakkı yenen kesimdir.

 Düzenin Sessiz Kahramanları

Bu ülkenin omurgasını oluşturan bir kesim var; ne siyasette isimleri geçer, ne tartışma programlarında yer bulurlar, ne de sosyal medyada trend olurlar.
Onlar; sabahın karanlığında işe giden, akşam eve yorgun argın dönen, hayatını sessizce sürdüren milyonlarca insan.
Ellerine mikrofon uzatılmaz, ama elleriyle ülkenin yan yatmamasını sağlarlar.

Bugün “emek” kelimesi çok kullanılıyor ama herkes farklı bir anlam yüklüyor.
Gerçek emek ise görünmeyen, reklamı yapılmayan, adına gösterişli törenler düzenlenmeyen iştir.

Bu yazı, işte o görünmeyen emek ordusunun hikâyesidir.

“Sabahın Köründe Kalkanlar, Akşamın Karanlığında Unutulanlar”

Bir marketin raflarının düzenli olmasını sağlayan kim?
Bir hastanın serumunu değiştiren hemşireyi kim hatırlıyor?
Evinize sipariş getiren kuryenin yüzünü kaç kişi gerçekten gördü?

Her gün yüz binlerce insan, kendi emeğini kimse bilsin diye değil, ailesi aç kalmasın diye ortaya koyuyor.
Onlar için emek bir ideoloji değil, zorunluluktur.

Bu insanlar;

Trafikte sıkışmış bir servis aracında,

Yağmurun altında motoruyla sipariş yetiştiren bir kuryede,

Bir çocuğun ödevine yetişmeye çalışan bir annede,

Çift mesai yapan bir babada,

Gün boyu ayakta duran bir çalışanda hayat bulur.


Kimse onları alkışlamıyor ama onlar sayesinde her şey tıkır tıkır işliyor gibi görünüyor.
Görünmez olmak, en çok onlara yakışmıyor.
Ama sistem onları böyle görmek istiyor: Sessiz, sade, itaatkâr.


 “Emeğin Değeri Neden Hep En Son Hatırlanır?”

Bir ülkede adaletin terazisi bozulduğunda, ilk tartılan hep emek olur.
Emeğin değeri düşer, maaşlar erir, faturalar kabarır, haklar daralır.
Ama ne ilginçtir ki, en çok çalışanlar her krizde en çok kaybedenler olur.

Neden?

Çünkü bu ülkede “çok çalışan” değil, “çok konuşan” daha görünürdür.
Gürültü yapanlar kazanç sağlar; iş yapanlar değil.

Emekçinin hakkı her zaman bütçenin dip notlarına yazılır.
Oysa patronlar için ayrı düzen, ekranlardaki tartışmacılar için ayrı önem, siyasiler için bambaşka bir alan açılır.

Ve birileri hâlâ “sabredin” der.
Ama bu görünmeyen emek ordusunun sabrı, uzun süredir incecik bir ipe bağlı.

 “Yorgun İnsanlar Ülkesinde Direnmek”

Bu ülkede direniş artık meydanlarda değil;
evde faturaya bakarken, market reyonunda fiyat hesaplanırken, takside yol ücreti sayılırken yaşanıyor.

Her gün yeni bir denge kurmak gerekiyor:

Bugün hangisi alınacak, hangisi ertelenecek?

Hangi masrafa göz yumulacak?

Çocuğun okul masrafı nasıl çıkacak?

Ev kiraya yetişecek mi?


Geçim sıkıntısı bir ekonomik durum olmanın çok ötesinde;
insanın ruhunu kemiren bir sessiz çığlık artık.

Yine de kimse isyan etmiyor, çünkü herkes kendi çapında hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Bu mücadele; bağırmadan, pankart taşımadan, slogan atmadan yürütülüyor.

Gerçek direniş işte burada başlıyor:
Sessizce devam etmek, ama içten içe “Böyle gitmez” demek.

 “Bir Ülkeyi Ayakta Tutanlar Neden En Çabuk Yıpranır?”

Bir binayı ayakta tutan kolonlar ne kadar yük taşırsa o kadar yıpranır.
Bu ülkede de yükü taşıyan kesim, her gün biraz daha yoruluyor.
Çünkü kriz, kaos, belirsizlik ve adaletsizlik en çok onlara çarpıyor.

Bugün;

Enflasyon en çok dar gelirliyi vuruyor,

İş yükü en çok çalışana biniyor,

Sorumluluk en çok orta sınıfa yıkılıyor.


Ama bunun karşılığında alınan şey nedir?
Yetersiz maaş, düşük alım gücü, değersizleşen emek.

Bir ülke, kendi emekçisini yıpratmaya devam ederse sonunda kendi geleceğini de tüketir.
Çünkü düzeni ayakta tutanlar tükenirse, düzen de çöker.

 

 Adaletin İlk Adımı Görünmeyenleri Görmektir

Görünmeyen emek ordusu, sadece bir toplumsal tabaka değildir;
bir ülkenin kalbidir, ruhudur, dinamizmidir.

Bugün onları görmeyen düzen, yarın kendi ayakta durmakta zorlanacaktır.
Çünkü bir ülke ancak emeğine saygı duyduğu kadar gelişebilir.

Bu yazı,
“Biz de buradayız”
diyemeyenlerin sesi olsun.

Görünmeyen emek ordusuna bir gün adlarıyla hitap edilen bir ülke nasip olur umarım.



Haber Editörü

Hakan DİKMEN

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku