Bugün, 6 Aralık 2025 Cumartesi
Hafta sonu Hilton Otel’de DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan ile milletvekilleri Pervin Buldan ve Meral Danış Beştaş’ın Erzurum halkıyla bir araya geleceği duyuruldu. Duyurulur duyurulmaz da şehrin nabzı bir anda hızlandı. Zira bu şehir, dün ne yaşadıysa bugün de onu unutmadan yaşar. Hafızası güçlüdür, belleği diri, tepkisi nettir.
Fakat asıl mesele şu:
Bu şehir böyle bir buluşmaya hazır mı? Yoksa birileri Erzurum’un sabrının sınırlarını mı ölçüyor?
Erzurum, yıllardır ülkenin kritik dönemlerinde bir duruşun, bir omurganın adıdır. Bu yüzden bugün yaşanan tartışma sadece bir ziyaret tartışması değildir; “Bu ziyaret neden şimdi?”, “Neden Erzurum?” ve “Kime ne mesaj veriliyor?” sorularının ortak toplamıdır.
Henüz birkaç yıl önce bu şehir, siyasetin bazı yüzlerine karşı çok net refleksler göstermişti. Çünkü Erzurum, kendisine ters geleni saklamaz, içine atmaz, diplomatik davranmaz. Bu şehir duygularını paketleyip raflara kaldıran bir yer değildir. Tepki varsa görünürdür, rahatsızlık varsa duyulur, hoşnutsuzluk varsa açıkça dillendirilir.
Bugün ise aynı şehirde, geçmişte tepki toplamış siyasi figürlerle toplantı yapılacağı duyuruluyor.
E sorulmaz mı insana?
“Daha düne kadar tepki gösterilen şahıslar bugün hangi ihtiyaçla, hangi zeminde, hangi hazırlıkla Erzurum’a geliyor?”
Bu sorunun cevabı ortada yok. İşte bu yüzden kamuoyu rahatsız. Çünkü bu şehirdeki hiçbir toplumsal zemin bu ziyaretin tartışmasız kabul edildiğini göstermiyor.
Asıl önemli noktalardan biri bu. Neden başka bir şehir değil de Erzurum? Çünkü Türkiye’nin doğusunda siyasi nabzın en sert ölçüldüğü şehirlerden biri burada. Erzurum bir laboratuvar değildir ama bazılarının gözünde toplumsal refleks ölçme istasyonuna çevrilmiş gibi duruyor.
Bu da şu soruyu tetikliyor:
Birileri Dadaş’ın metanetini, sabrını, suskunluk çizgisini mi test etmek istiyor?
Erzurum güçlü bir karakterdir, çelik bir yay gibidir. Gereksiz yere kurmaya kalkarsan tepki verir. Bugün de toplumda hissedilen tam olarak budur: “Neden?” ve “Neden şimdi?”
Toplumsal zemin hazırlanmadı. Halkın nabzı tutulmadı. Şehrin dinamikleri yoklanmadı. Bir ziyaret planlandı ama hiçbir şey açıklanmadı. Sanki birileri “Biz düşündük, siz de kabullenin” havasında.
Bu şehir kabullenir, kabul eder… fakat ikna edilirse, saygı görürse, dinlenirse kabullenir. Oldubittilerle değil.
Bu ziyaretin içeriği konuşulmuyor. Halkla ne paylaşılacak, ne anlatılacak, ne amaçlanıyor? Bunlar belirsiz. Ama tartışılan tek bir şey var: Ziyaretin kendisi ve zamanlaması.
Toplumdaki soru işaretleri üç başlıkta toplanıyor:
“Siyasi iletişim zemini oluşmadan neden bu buluşma dayatılıyor?”
“Toplum hazır değilken neden bu şehir özellikle seçildi?”
“Erzurum’un demokratik duruşu, bir sınır ölçümüne mi çevriliyor?”
Bu sorulara makul, sakin, ikna edici bir yanıt verilmediği sürece tartışma daha da büyür.
Erzurum’un kültürü açıktır:
Saygı duyulursa saygı gösterir.
Fakat kendi gerçeklerine ters gelen bir hareketi de süsleyip alkışlamaz.
Burada yaşayan insanların siyasi görüşleri farklı olabilir, eleştirileri değişebilir, hatta bazı konularda tamamen zıt düşebilirler. Ama Erzurum’u Erzurum yapan şey, ortak refleksleri ve toplumsal hafızasıdır.
Bu şehirde bir karar alınacaksa, önce toplumla konuşulur.
Bir ziyaret yapılacaksa, önce nabız yoklanır.
Bir toplantı planlanacaksa, önce zemin hazırlanır.
Bugün ise tam tersi yapılıyor.
Zemin hazırlanmadan, nabız tutulmadan, kamuoyu bilgilendirilmeden “halk buluşması” duyuruluyor.
Peki halk buna hazır mı?
Bu, şu anki en büyük soru işareti.
Kimi diyor ki “Demokrasi gereğidir, gelsinler, konuşulsun.”
Kimi diyor ki “Toplum hazır değil, tansiyonu yükseltmeyin.”
Kimi diyor ki “Bu ziyaret özenle değil, aceleyle planlanmış.”
Fakat ortak kaygı şu:
“Bu buluşmanın şehre ne katkısı olacak?”
Demokrasi, temsil, siyaset… Bunlar değerlidir. Ama toplumun hassasiyetlerini görmezden gelerek yapılan hiçbir siyasi hareket uzun vadede doğru sonuç vermez.
Erzurum bugün bunu tartışıyor:
“Bizim düşüncemiz, hassasiyetimiz, hafızamız göz ardı mı ediliyor?”
Erzurum, çelik bir yaydır.
Ne zaman çekileceğini bilir, ne zaman duracağını bilir.
Ama en önemlisi şudur: Kimsenin sabır testi malzemesi olmaz.
Bu şehir demokrasiye de, devlete de, farklı görüşe de saygı duyar.
Ama bu saygı, karşılıklı olduğu sürece geçerlidir.
Bugün sorulan soru nettir:
“Erzurum bu buluşmaya hazır mı, yoksa birileri bu şehrin sınırlarını mı yokluyor?”
Bu sorunun cevabını da en doğru şekilde yine bu şehir verecektir.
