Arapça Tabelalar ve Kültürel Kimlik: Türkiye'nin Büyük Şehirleri ve Göçmenler
Türkiye'de yaşayan Suriyeli, Iraklı ve Afgan göçmenlerin sayısı gün geçtikçe artmakta ve bu durum ülkemizin büyük şehirlerinden kasabalarına, köylerinden mahallelerine ve sokaklarına kadar etkisini göstermektedir. Ancak, bu göçmenlerin varlığıyla birlikte ortaya çıkan bazı sorunlar da bulunmaktadır. İşyerlerinde Arapça tabelaların asılması, caddelerin ve sokakların neredeyse tamamen Arapçaya dönüşmesi gibi durumlar, Türk milletini rahatsız etmektedir.
Bu durumun en önemli etkisi, kültürel kimlik kaybına yol açmasıdır. Türk milleti, yüzyıllardır sahip olduğu köklü kültürel değerlerini korumakta ve yaşatmaktadır. Ancak, göçmenlerin yoğun olduğu bölgelerde yaşayan insanlarımız, kendi kültürel kimliklerini koruma konusunda endişe duymaktadır. Arapça tabelaların artması, sokaklarda Arapça yazıların ve yön levhalarının yaygınlaşması, Türk milletinin kendi köklerine dönme çabalarını gölgelemekte ve kültürel kimlik kaybına yol açmaktadır.
Rahatsızlığın Yanlış Yönlendirilmesi:
Öte yandan, bu durumdan rahatsız olan bazı insanlarımız, Araplara ve Arapça yazılara karşı olmanın ötesine geçerek dini hassasiyetleri zedeleyecek şekilde konuyu din düşmanlığına taşımaktadır. Bu yanlış yönlendirme, Türk milleti içerisinde olumsuz bir atmosfer oluşturmakta ve tehlikeli sonuçlara yol açmaktadır. Unutulmamalıdır ki, göçmenlerle ilgili sorunları çözmek ve kültürel kimlik kaybını engellemek için din düşmanlığı yapmak yanlış bir tutumdur.
Yetkililerin Müdahalesi Şart:
Bu durum karşısında yetkililerin duruma el koyması ve gerekli müdahaleleri yapması zaruret halini almıştır. Öncelikle işyerlerinin Arapça tabelalarının hızla Türkçeye dönüştürülmesi, yön levhalarının tamamen Türkçeleştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, devlet hastaneleri ve diğer resmi dairelerdeki Arapça bilgilendirme yazılarının kaldırılması, göçmen sağlık merkezlerindeki Arapça yazıların da gözden geçirilerek yerel dilde ve Türkçe olarak düzenlenmesi önemlidir. Bütün bunlar, Müslüman Türk çocuklarının rahatsızlık duyduğu bu durumun düzenli bir şekilde normalleşmesi için atılması gereken adımlardır.
Afgan Göçmenlerin Tehlikesi:
Bunun yanı sıra, Afgan göçmenler ve sığınmacıların ülkemizdeki varlığı da ciddi bir tehlike arz etmektedir. Bu insanlar, genellikle 20 ila 35 yaş arasında erkeklerden oluşmakta ve Afganistan'daki savaşta kendi ülkelerini satıp ABD'nin safında yer almış, onlarca yüzlerce cana kıymış ve silah kullanmayı bilen kişilerdir. Üstelik, Afganistan ile sınırımız dahi yokken bu insanların ülkemizde bulunması endişe vericidir.
Netice-i Talep:
Ülkemizin barışı, bekası ve selameti için acil önlemler alınmalıdır. Herkesin kendi ülkelerine geri gönderilmesi, iç huzurumuzu ve bekamızı koruyacaktır. Ancak, bu taleplerin gerçekleşmesi için yetkililerin ciddi şekilde harekete geçmesi gerekmektedir. Dilimiz ve kültürel kimliğimiz tehlike ve tehdit altındadır. Dolayısıyla, Türk milleti olarak bu durumla mücadele etmek için acil çözümler üretilmeli ve önlemler alınmalıdır. Unutmayalım ki, ülkemizin güvenliği ve birlikte yaşama huzuru, her bir bireyin sorumluluğu altındadır.
Necat Kacan