DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, katıldığı televizyon programında ekonomi yönetimi, yargı sistemi ve sosyal politikalar üzerinden hükümete yönelik sert eleştirilerde bulundu. Babacan’ın, geçmişte birlikte çalıştığı bir AK Partili bakanla yaşadığı özel diyalogu kamuoyuyla paylaşması, siyasi kulislerde geniş yankı uyandırdı.
Babacan, Tivi 6 ekranlarında yayınlanan “Başkanlar Soruyor” programında yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin mevcut ekonomik tablosunun geçmişte oluşturulan birikimlerin tüketilmesiyle ayakta tutulduğunu savundu. Anlattığı anekdot, tartışmanın merkezine oturdu.
Babacan, bir dönem aynı kabinede görev yaptığı bir AK Partili bakanla karşılaşmasını şu sözlerle aktardı:
“Asansörde karşılaştık. Kulağıma eğilip ‘Bakanım, öyle bir miras bıraktınız ki yiyoruz yiyoruz bitmiyor’ dedi. Ben de kendisine ‘Her şeyin bir sonu vardır, bir gün tükenir’ cevabını verdim. Ve bugün görüyoruz ki o miras artık tükendi.”
Bu açıklama, hem ekonomi yönetimine yönelik eleştirilerin dozunu artırdı hem de iktidar cephesinde sessiz bir rahatsızlık yarattı. Babacan’a göre bugün yaşanan yüksek enflasyon ve alım gücü kaybı, bu “tükenişin” açık göstergesi.
Babacan, asgari ücretin 28 bin TL, en düşük emekli maaşının ise 16 bin TL seviyesinde olduğunu hatırlatarak, yapılacak zam oranlarının hayati önemde olduğunu vurguladı. Aynı oranlarla artış yapılması halinde emeklilerin daha da zor durumda kalacağını belirtti.
Ekonomideki bozulmanın temelinde yanlış teşhisler olduğunu savunan Babacan, sorunun talep değil maliyet enflasyonu olduğunu dile getirdi.
Programda yargı bağımsızlığına da geniş yer ayıran Babacan, Türkiye’de yargının gerçekten bağımsız olmadığını savundu. Selahattin Demirtaş, Can Atalay ve Osman Kavala dosyalarını örnek gösteren Babacan, çözümün aslında çok basit olduğunu söyledi:
“Cumhurbaşkanı olayım, yemin töreninden sonra iki cümleyle bu işi düzeltirim. Kimseye telefon açılmayacak, not gönderilmeyecek. Yasa ne diyorsa, vicdanınız ne diyorsa onu yapacaksınız.”
Babacan’a göre yargının sürekli “bağımsızdır” diye vurgulanması, aslında sistemin ne kadar sorunlu olduğunun göstergesi.
Babacan, iş insanı Sadettin Saran’ın gözaltına alınma şeklini de eleştirdi. Davet edilse ifadeye gidecek bir kişinin polis eşliğinde evinden alınmasının adalet duygusunu zedelediğini ifade etti.
Öte yandan TMSF’ye ilişkin değerlendirmeleri de dikkat çekiciydi. Fonun kuruluş amacından saptığını savunan Babacan, şu ifadeleri kullandı:
“TMSF artık Türkiye’nin en büyük holdinglerinden biri haline geldi. Elinde çok sayıda şirket var ama bu şirketlerin nasıl yönetildiğine dair ciddi bir şeffaflık sorunu mevcut.”
Hükümetin enflasyonla mücadele politikasını da eleştiren Babacan, “beklenen enflasyon” kavramının çalışanların gelirini baskılamak için kullanıldığını söyledi. Enflasyonun yıllardır tek haneye indirilemediğini hatırlatan Babacan, yanlış ekonomi politikalarının bedelinin halka ödettirildiğini savundu.
Programın sonunda ekonomi yönetimindeki geçmişine vurgu yapan Babacan, iddiasını net bir dille yineledi:
“Türkiye’de enflasyonu on yıl boyunca tek hanede tutan ekonomi yönetiminin başındaydım. Bunu yaptım, yine yaparım.”
Babacan’ın açıklamaları, hem ekonomi hem de yargı başlıklarında önümüzdeki günlerde sürecek yeni tartışmaların habercisi olarak değerlendiriliyor.