GÜNDEM

GÜNDEM Haberleri

1915 sahte ermeni soykırımı

1915 sahte ermeni soykırımı

1915 sahte ermeni soykırımı konusunda Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, Hukuk Doktoru, Profesör Cavid Abdullahzadenin görüşleri

Ermeni Diasporası ve ermeni miliyyetçileri uzunca bir süredir uluslararası toplumu yanıltarak, yanılgıya sürükleyerek kendilerinin 1915'te soykırıma uğramış bir millet olduğunu, mezalime uğramış bir toplum olduğunu iddia ederek hep uluslararası toplumdan bir destek almaya çalıştı. 
Ancak bunun böyle olmadığının aslında uluslararası toplum tarafından da bilinmesi veya aktarılması gerekir. 1915 yılında ermeniler açısından yaşanan olaylar kesinlikle hukuki anlamda da baktığımızda bir soykırım değildir. 1948 tarlihı soykırım sözleşmesinin ikinci maddesi soykırımı, ulusal etnik ırksal veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen eylemler şeklinde tanımlamaktadır.

Ancak 1915 olaylarına baktığımızda burada bir etnik grubu kısmen veya tamamen ortadan kaldıracak eylemlerden değil de tam tersine Birinci Dünya Savaşı yıllarında bir taraftan İngiltere, bir taraftan Rusya'nın “Büyük Devlet kuracağız”, vaadiyle, hayaliyle kışkırttığı ermenilerin bölgedeki türklere ve müslüman Türk nüfusa yaptıkları mezalimleri görüyoruz. Nitekim eğer hükuken bu bir soykırım olmuş olsaydı, emellere yapılan inanın şimdiye kadar ermeniler bunu uluslararası hukuk bağlamında uluslararası toplumun gündemine zaten bir şekilde hukuk yollarla getirirlerdi.

Ermeniler kendileri de hukuken bunun böyle olmadığını bildikleri için, bu sözde soykırımı hep bir tarih anlayışı, hep bir siyasi yöntemler kullanılarak, yani siyaset biçimi olarak kullanmaya çalıştılar ve uluslarası toplumu bu yönde sahte bir şekilde yönlendirmeye çalıştılar. Son zamanlarda aslında Ermenistan yönetimi de bu bilinctedir və bunun böyle olduğunu dolaylı bir şekilde mesela, Paşinyan, bazı söylemlerinde bulunca açıkça iddia etti. Soykırım söylemleriyle Büyük Ermenistan Devleti'nin kurulacağı hayaliyle yaşayacağımıza var olan Ermenistan devletini ayakta tutmaya çalışmamız lazım dedi ve bu Türkiye ile normalleşme sürecinde ve Azerbaycan ile olan normalleşme sürecinde bu soykırım iddialarının ne kadar da bir amaca uygun olduğunu aslında dolaylı olarak tartışmaya açtı.

Hatta Paşinyan açıkça şöyle ifade etti. Eskiden soykırım iddiaları ne zaman gündeme geldi, 1950`li yıllardan itibaren dolaylı olarak Rus Sovyetler Birliği'yle Türkiye'nin ilişkilerinin gerginleşmesi sonrasında sovyetler birliği bunu bir siyasi araç olarak Türkiye'ye karşı kullanmak adına gündeme getirdiğini söylemiş oldu ki daha sonrasında ermeni milliyetçileri ve diasporası, uluslararası toplumu da bu şekilde yanılgıya iterek bunun bir soykırım olduğunu inandırmaya çalıştılar.

Oysa uluslararası toplum konuya ve ya ermenilerin başarısını, böyle söylemek olursa, toplumu tek taraflı bilgilendirdiler. Türkiye'nin veya  Türk kökenli Türk soylu akademisyenlerinin temel görevlerinden birinin uluslararası toplumdaki bu tek yönlü bakış açısını değiştirmek gerektiğini ortaya koyması gerekir. Bunu ne anlamda söyleyebiliriz?

1915 ve daha sonrasında 1918'de Güney Kafkasya'da ve Osmanlı topraklarının doğusunda yaşanan olaylar, ermenilere karşı yapılmış eylemlerden ziyade ermenilerin bölgenin Türk müslüman nüfusuna yönelik yaptığı mezalimleri önlemek adına yapılmıştı. Ermeniler bölgede Erzurum'da, Kars'ta, Ardahan bölgesinde müslüman Türk nüfusa karşı 1915 yılında ciddi mezalemler yaptılar. Bunun  arkasından 1918'de Mart olayları Azerbaycan'da, müslüman Türk nüfusa, bir yandan da bolşeviklerle birleşerek ciddi bir soykırıma varacak mezalimler yaptılar

İşte uluslararası topluma aslında şunu anlatmak lazım veya şunu ortaya konulması lazım.

1915'te yaşanan olaylar soykırım ermeniler açısından yaşanan olaylar dersek, soykırım değildir. Çünkü soykırım sözleşmesindeki tanıma da uymuyor  bu eylemler hukuki kavramlara da uymuyor. Bu sadece bazı siyasilerin veya milliyetçi ermeni kesiminin bir sözde söyleminden ibarettir.  

Tam tersine o dönemlerde hem Güney Kafkasyada, hem Osmanlı`nın Doğu bölgesinde ermeniler çok ciddi mezalimler yapmışlardır. Maalesef bu hem Türk dünyasında, Hem Türkiye`de ve Azerbaycan`da  çok iyi araştırılmamış bir konudur. Bu konunun yani bu mezar yerlerinin uygulanan mezalimlerin Azerbaycan açısından da 1918 Mart olaylarının ciddi delilleriyle araştırılıp ortaya konulması ve uluslararası topluma şu bilginin verilmesi lazım: orada ermeniler mazlum bir millet değildir. Ermenilere zulmedilmiştir. Tam tersine yine söylüyorum İngiltere ve Rusya'nın kışkırtması sonucu yaşadıkları ülkeyi kargaşaya sürükleyerek veya bölgedeki diğer etnik gruplara özellikle Türk müslüman nüfusa yönelik mezareler yaptıkları için Osmanlı Devleti onları ortadan kaldırmak veya yok etmek amacıyla değil, bu zulümleri önlemek için bir bölgeden başka bir bölgeye tehcir etmek zorunda kalmıştır ki buna soykırım demek mümkün değildir. Eğer bunlara soykırım denilecekse, tam tersine, o zaman bölgedeki ermenistanlı sivil birliklerin veya rus ordusundaki ermeni birliklerinin Erzurum'da, yani Türkiye'nin güneydoğusunda yaptığı gaddarlıkların, mezalimlerin, daha sonra Güney Kafkasya'da, Azerbaycan'da yaptıkları vahşet, zulüm ve mezarlimliğin de her taraflı, her yönlü olarak incelenmesi ve ortaya konulması gerekir. Son zamanlarda tabi bu normalleşme süreci içerisinde Türkiye Ermenistan, Azerbaycan Ermenistan ilişkilerinin normalleşme süreci içerisinde bunların şişirtilmesi belki de doğru değildir. Nitekim Paşinyan da bunun tamamen tarihin derinliklerine gömülmesini ve yeni bir ufuk açılmasının,  tarafdarı. Sayın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de söylemlerinde bunu bildirmişti: Ermenistan'la Barış anlaşmasındaki önemli hususlardan biri tarafların karşılıklı olarak şimdiye kadarki uluslarası toplumdaki iddialarından  vazgeçmeleri ve ortak bir noktada buluşmaları gereklidir ama bu durumda, o zaman öncelikle ermenistan'ın 1915 olaylarına yönelik soykırımı iddialarının sahte uluslararası toplumu yanıltmak için veya dış güçlerin siyasi amaçları şekillendiğini, bir anlamda kendisi de kabul etmesi lazım. Ayrıca Türk akademisyenlerin bunun ne kadar hukuki olmadığını, siyasi bir amaç için yıllardır kullanıldığını ortaya koyması lazım.

Buna karşılık da Türkiye'nin doğusunda ve Güney Kafkasya'da ermenilerin tam tersine yapmış olduğu mezalimlere yönelik yayınlar, deliller ortaya koyarak tam tersine uluslarasu toplumda  zulme uğrayan millet ermeniler değil, ermenilerin veya İngiltere ve Rusya'nın kışkırtması sonucu,  daha sonra bolşevik iktıdarı ile birleşen ermeni daşnak, partisinin ermeni milliyetçilerinin bölgedeki Türk müslüman nüfusa tersine bir mezalim uğradıklarını delilleriyle uluslararası toplumun anlayacağı şekilde geniş yayınlar, belgeseller yaparak ortaya konulması gerekir ki ermeniler artık bu tek taraflı uluslarasu toplumu yönlendirme politikasında başarısız olsunlar.

Burada hukuki açıdan aslında 1915 “”Ermeni soykırımı” diye bir sorun tamamen yoktur. Yine söylüyorum, çünkü inanın hukuken bir sorun olsaydı, gerçekten bu soykırım kalıbına uydurulabilseydi, hukuken Ermeni Diasporası bunu çoktan uluslararası mahkemelerde, uluslararası yargıda, uluslararası hukuk anlamında gündeme getirirdi.

O yüzden de “Soykırım sözleşmesi”ne göre  dava açabilimirler. Çünkü açarlarsa, kaybedeceklerini biliyorlar.

1915 olayları kesinlikle bir soykırım değildir. Onun için bunu daha çok siyasi amaçlarıyla ve uluslararası toplumu yönlendirerek kullanmaktadırlar. O zaman türk aydınlarına da düşen görev aslında burada mezalime uğrayan, zulme uğrayan ermeniler değil, 1915`ten 1918'e kadarki süreçte Güney Kafkasya'da ve Türkiye'nin Osman'ın doğusunda zulme uğrayan toplumun aslında ermeniler değil, müslüman türk toplumu olduğunu delilleriyle kayıtlarıyla ortaya koyması lazım. Çünkü bu kayıtlı, arşivlerde var ortaya konulması lazım. Türk tarihçilerinin aslında artık bu tez üzerine yoğunlaşması lazım, yani Osmanlı doğusunda ve Güney Kafkasya'da 1915, 1918 yılları arasındaki ermeni daşnaklarının, ermeni milliyetçilerinin Türk müslüman nüfusa uyguladığı zulmün uluslarasu topluma aktarılması lazım ki, uluslararası toplum olayı daha doğru değerlendirebilsin ve bu durumda ermenilerin o sözde soykırım iddialarının boşa düşeceğine inanmaktayım.



Haber Editörü

TÜLAY DİKMEN İLE CUMA KÖŞESİ

admin@tum1haber.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku