Utkan Uğur

Tarih: 06.12.2025 22:07

Örneklerle Unutulan Selçuklu Medeniyetinden İzler

Facebook Twitter Linked-in

 

Bugüne kadar hep Osmanlı medeniyetinin dünyaya katkıları ve Osmanlı'nın bugünlere armağan ettiği şeyler hep konuşulsa da tarihteki payına hep Osmanlı’nın gölgesinde kalmak düşen Selçukluların bırakmış olduğu izler hiç konuşulmamış ve gündeme gelmemiştir. 

 

İşte bugün Selçukluların insanlığa sunduğu ve muhakkak hatırlanması gereken küller altındaki gerçeklere ışık tutacağız. 

 

1)Selçuklularca Türkçe'ye Yapılan Fakat Bugün Kimsenin Hatırlamadığı Katkılar

 

Selçuklu saray dili uzun süre Farsça olsa da, Anadolu’da Türkçe'nin yazı dili olarak gelişmesini sağlayan altyapıyı Selçuklular hazırladı.

 

Türkmen kitlelerinin Anadolu’ya yerleştirilmesi, Oğuz-Türkmen kültürünün merkezi hâle getirilmesi, tarikatlar ve ahi teşkilatları aracılığıyla halkın dilini koruması, bu altyapının oluşumuna katkı sağlayan gelişmeler olmuştur. 

 

Bu yapı, Anadolu’da 13.–15. yüzyıllarda Türkçenin güçlü bir edebiyat dili hâline gelmesine yol açtı; bu da dünya edebiyat mirasında önemli bir dönüşümdür.

 

Bu gelişmeler olmasaydı, 13. ve 14. yüzyıllarda Yunus Emre, Âşık Paşa, Hoca Dehhânî gibi öncüler kolaylıkla ortaya çıkamazdı.

 

2)Ayasofya Camii'nde Kimsenin Konuşmadığı O Önemli Konu

 

Ayasofya denildiğinde çoğumuz Bizans ve Osmanlı izlerini konuşuruz...

 

Ama Büyük Selçuklu'dan bugüne ulaşan kalıntıları neredeyse kimse bilmez.

 

Anadolu'ya kök salan Selçuklu mimarisinin etkileri, Ayasofya'nın bazı taş süslemelerinde ve yapısal detaylarında hâlâ görülebilir.

 

Bu kalıntılar, sadece bir ibadet mekânının değil, medeniyetlerin birbirine miras bıraktığı ortak bir eserin izlerini taşır.

 

Bugün Ayasofya'ya baktığınızda, kubbelerden taş süslemelere kadar Selçuklu'nun sessiz ama güçlü izlerini görebilirsiniz.

 

3)Selçuklular bir “Göçebe İmparatorluğu” Değildi

 

Genellikle Selçuklular “göçebe savaşçılar” şeklinde sunulur. Oysa Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçukluları yerleşik şehir kültürünü benimsemiş, Nişabur, Rey, Merv, Konya, Kayseri, Sivas gibi şehirleri sistemli biçimde imar etmişlerdir.

 

Medreseler, kervansaraylar, su yolları, köprüler, hanlar, şifahaneler ve şehir surları bu yerleşik kültürün ürünüdür. 

 

4)Selçuklular Farklı Din ve Milletleri Koruyan, “Hoşgörü Demokrasisi” Diyebileceğimiz Bir Sistem Kurmuştur

 

Genellikle ihmal edilen bir başka gerçek de şudur ki Selçuklu yönetimi çoğulcu bir yapıdaydı.

 

Hristiyan nüfus, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve diğer topluluklar kendi dinî sistemleri içinde yaşamaya devam etti.

 

Daha da önemlisi Selçuklu şehirlerinde Rum ve Ermeni ustaların mimarî yapılarda çalıştığı bilinmektedir.

 

Selçuklularda mevcut olan bu “çoğulcu devlet modeli”, daha sonra Osmanlı millet sistemine zemin hazırladı.

 

5)Dünya Eğitim Sistemine Öncülük: Nizamiye Medreseleri

 

Selçukluların kurduğu Nizamiye Medreseleri:

 

•Programlı ders sistemi,

 

•Uzman hocalar,

 

•Burs ve yurt uygulaması,

 

Vakıf temelli finansman modeli

gibi unsurlarıyla dünya üniversitelerinin erken modeli kabul edilir.

 

Bugünkü yükseköğretim sisteminin temel mantığı “kurumsal eğitim, akademik kadro, öğrencinin devlet/vakıf tarafından desteklenmesi” Selçuklu’da biçimlenmiştir.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —