Rafet Ulutürk

Tarih: 06.12.2025 22:04

1989: Göç Değil, Sürgündü Bu!

Facebook Twitter Linked-in

Bir halk toprağından değil; onurundan koparıldı.

1989 yazı…
Tarih kitapları bugün hâlâ o büyük acıyı “göç” diye yazar.
Ama biz biliyoruz ki o yaşanan göç değildi; düpedüz sürgündü.

Kimliğini inkâra zorlanan, adını geri isteyen, Türklüğünden vazgeçmeyen insanlar…
Bir yaz sabahı, ellerinde bir çanta, yüreklerinde bin acıyla vagonlara dolduruldular.
O yıl Balkanlar sessizdi; Rodop dağları bile konuşamadı.

Kapı Çalındı, Devlet Geldi

Bir sabah kapılar çalındı. Görevliler elinde kâğıtlarla dikildi insanların karşısına:
“Ya Bulgar olursun, ya bu toprakları terk edersin.”

Karar vermek mi?
Düşünecek vakit bile yoktu.

Kimi yaşlısını mezarlıkta bıraktı,
kimi daha doğmamış çocuğunu bir ömrün hasretiyle büyüttü.
Çocuklar ne olduğunu anlamadan sınırlardan geçirildi.
Kadınlar korkudan suskunlaştı.
Erkekler sustu… ama içlerinde dağlar yıkıldı.

Gidilen Yol Değil, Açılan Yara Kaldı

Otobüslerle, trenlerle Türkiye’ye doğru akan yüzbinlerce insan…
Geride kalan ise sadece evler değildi.

Tarlalar, atalar mezarlığı, köyler, isimler…
Ve hepsinden çok: yarım kalmış bir hayat.

Buna “gönüllü göç” dendi.
Oysa herkes biliyordu ki bir devlet yalan söylediğinde, çoğu zaman tarih susmak zorunda kalır.

Türkiye’ye Sığınan Yalnızlık ve Onur

1989’da Türkiye yalnızca sınırlarını değil, kalbini açtı.
Ama gelenlerin yükü sadece bir valiz değildi.

Yeni bir ülkede yeni bir düzen kurmaya çalışan insanlar,
arkalarında bıraktıkları hayatın sesini susturamadı:
kırık mezar taşlarını, kapatılmış camileri, silinmek istenen tarihlerini…

Bir yanda doğdukları toprakların sızısı,
bir yanda tutunmaya çalıştıkları yeni bir hayat…
Bu iki acının arasında büyüdü o kuşak.

Sürgün Unutulmaz

1989, yalnızca bir ayrılık yılı değil;
bir halkın hafızasına kazınmış en büyük çığlığın adıdır.

Sürgün biter, evet…
Ama izi silinmez.
Toprak değişir, insan değişmez.

Ve biz biliyoruz ki:
1989’u unutan, kendi adını unutur.
Unutursan bir gün yine sürülürsün.
Ama hatırlarsan…
Bir gün mutlaka geri dönersin.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —