Tarih: 04.06.2023 00:33

Yörük-Türkmen'in Gelecek Tasavvuru Üzerine

Facebook Twitter Linked-in

Söz Uçar, Yazı Kalır 17 Ekim 1980, yani 1980 darbesinden bir ay sonra Ankara'ya gelen Gen. Rogers, 6 ay içinde Yunanistan'da seçimlerin yapılacağını, sosyalistlerin işbaşına gelmesi durumunda bu ülkenin bir müttefik olarak kaybedilebileceğini söyleyerek Evren'i korkuttu. Türkiye'nin iyi niyeti karşısında Yunanistan'ın ne tür bir tavır alacağı konusunda Evren'in dile getirdiği kuşkuya Gen. Rogers "asker sözü" ile karşılık vererek Evren'i ikna etti. Türkiye'nin kararını değiştirmesinden endişe eden NATO yetkilileri 20 Ekim 1980'de NATO Savunma Planlama Konseyi'ni hızla toplayarak Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönüşünü onayladılar. Halbuki, yazılı metine Yunanistan'ın Türkiye'nin AB üyeliğini veto etmeyeceği taahhüdü eklenseydi, ülkemiz açısında kazanım elde edilirdi. Gelelim, Yörük-Türkmen kökenlilere, bir siyasi partinin 20 vekillik iddiasına, bahsedilen parti ve yetkilileri samimi bir yaklaşımdan uzak, algıya dönük oportunist siyaset izlediler, amaçları Yörük-Türkmen temsiliyeti değildi, hatta mevcut Antalya ve Mersindeki Yörük-Türkmen kökenli vekilleri listeye almadılar, aslında stratejileri yanlış olduğundan taktik doğruları dahi yapamayarak siyaseten kaybettiler. Hatta camiamız içinde temsiliyeti olmayan bazıları ile algı çalışmalarıda bu durumun göstergesiydi. Madem böylesi bir 20 vekillik teklifi reel bir durum ise, Söz değil, kamuoyuna açık mutabakat yapılması gerekirdi. Temsiliyeti 100 bin bile olmayan bir yapı 70 milletvekilliği sırası alıp 35'i meclise girdiği bir konjonktürde, Yörük-Türkmen camiasının meşru karar otoritesi olmaması bu gibi durumların yaşanmasına neden olunmuştur. Dün dünde kaldı. Dünya konjonktüründe sıcak çatışmalar geleceği belirleyecektir. Kader Perspektifinden Türk Dünyasının Bekası için her türlü kamusal ve sivil toplum kuruluşları Makamına Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temsilcisi yiğit vatansever kadroların Asaleten Atanması elzemdir. İslam her şeyi zıddıyla izah eder. Eşya zıtları ile bilinir. Allah zıt sıfatların sahibidir. Hadi; hidayet veren O'nun sıfatıdır, Mudil; dalalete götüren, o da O'nun sıfatıdır. Hayy dirilten onun sıfatıdır. Mümit öldüren onun sıfatıdır. Hayır ve şer, husun ve kubuh olan herhangi bir fiile, Allah, Halik sıfatı ile dâhil olmadıkça o iş gerçekleşmez. Allah murat etmeden bir yaprak düşmez. 'Ol' kelimesi varit olmadan önce aslında her şey olmuş ve bitmiştir. Allahü Azimüşşan bütün oluşları zaman denilen esrarengiz bir varlığa gömmüştür. Turan ve Kızıl Elma Türk Milletinin kutsal talebiydi, Cenab-ı Allah bu istemimizi onaylayarak zorlu bir imtihan sürecine girmemizi emir eylemiştir. Artık mazaret yok, hedef Türk İslam Dünyası ve bütün İnsanlığın kurtuluşu için herşeyimizle murad-ı ilahi için çalışmalıyız. Kitle partileri gelir gider, önemli olan idealist ve ülkü partileri asla silinmez. Hal bu olunca, aşırı duygusal, psikolojik, sübjektif ve irrasyonel kaynaklardan beslenen birkaç fitne erbabının Yörük-Türkmen camiasını yönlendirmesine müsaade edilmemeli. İstişareye dayalı bir Yörük-Türkmeni temsiliyeti olan bir yapı kurulmalı ve gelecek perspektifimizi, misyonumuzu, vizyonunuzu gerçekleştirecek kadrolarımızı Türk Milletinin geleceği için hazır etmeliyiz. Saygılarımla, Prof. Dr. Hakan ALTINTAŞ Akdeniz Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —