Pakistan'ın 9. başbakanı (1973–1977) ve 4. cumhurbaşkanı (1971–1973) Zülfikar Ali Butto, askeri darbe sonucu iktidardan uzaklaştırıldı ve idam edildi. Buna rağmen Pakistan'ın en ünlü devlet adamlarından biridir.
![]()
1969 yılında yazdığı "Bağımsızlık Efsanesi" adlı kitabında şu pasaj yer alıyor: "Pakistan savaşacak, bin yıl savaşacak. Hindistan bir (atom) bombası yaparsa, Pakistan ot veya yaprak yer, hatta açlıktan ölür, ama biz (Pakistan) kendi (atom bombasına) sahip olacağız... Bizim (Pakistan) başka seçeneğimiz yok!"
Başka bir konuşmasında ise konuya şöyle bir yaklaşım sergiliyor: "Hıristiyanların ve Yahudilerin atom bombası vardı, şimdi Hinduların elinde. Neden Müslümanlar olmasın?"
1947-1948'de Keşmir nedeniyle ilk Hindistan-Pakistan savaşı yaşandı. Toplamda 1 milyon kişi öldü, 17 milyon kişi yerinden edildi. Şu ana kadar 3 Hindistan-Pakistan savaşı yaşandı. 4. savaşta atom silahlarının kullanılma olasılığı son derece yüksektir. Başta Çin olmak üzere diğer nükleer ülkelerin de bu savaşa dahil olma ihtimali var...
Pakistan'ın nükleer programının babası sayılan nükleer fizikçi Abdülkadir Han, Ekim 2021'de COVID-19'a yenik düştü. Pakistan'ın şu anda tutuklu olan Başbakanı İmran Han, "Pakistan 'ulusal kahramanını' kaybetti. Halkımız onu sevdi çünkü nükleer silahlara çoğunlukla onun sayesinde sahip olduk."
![]()
O, Pakistan'ın ulusal gururunun simgesiydi. "Ülkemizi kurtaran nükleer silahlara sahip olmamıza yardım etti. Minnettar insanlar onun hizmetlerini asla unutmayacaklar" dedi Pakistan Cumhurbaşkanı Arif Alvi.
Batı'da Pakistan fiziğinden nefret ediliyordu. Örneğin Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın eski müdürü George Tenet, Sayın Han'ın, El Kaide terör örgütünün efsanevi lideri Usame bin Ladin kadar tehlikeli olduğunu açıklamıştı.
Hindistan 1974'te atom bombasına kavuştu. Pakistan 1998'den beri nükleer silahlara sahip. Pakistan şu anda nükleer silahlara sahip tek Müslüman ülkedir. İran da nükleer silahlara sahip olmak istiyor.
Örneğin Suudi Arabistan'ın mali kapasitesi Pakistan'la kıyaslanamayacak kadar üstün. Ancak Suudi Arabistan'ın nükleer silahı yok. Nedenmiş? Çünkü Suudi Arabistan'ın nükleer silah edinme hedefi yoktu. Ancak İran nükleer silaha sahip olursa Suudi Arabistan bölgedeki ezeli rakibine ayak uydurmak için hemen harekete geçmek zorunda kalacak...
Neden bu noktaları bu kadar belirgin bir şekilde vurgulamak istedik? Ben de bugünlerde " Erdoğan'ın Türkiye'si Batı'yı şaşırttı; 21. yüzyıl TÜRK YÜZYILINA dönüyor" başlıklı bir yazı yazdım .
![]()
Bu makaleye yönelik çelişkili yaklaşımlar gördüm. Söz konusu yazıda Türk askeri sanayisinin gelişiminden bahsediliyordu. 5. nesil savaş uçağı olarak başarıyla test edilen KAAN'ın geleceğe bakışından bahsetmiştim. Batılı kaynaklara referansla hazırlanan yazımızda aslında ortadaki gerçeklere değindik.
Batının nüfuz alanındaki bazı arkadaşlarımız, Erdoğan'ın Türkiye'sinin gelişmediğini, tam tersine Türkiye'de insanların neredeyse açlıktan öldüğünü söylüyorlardı. Türkiye ekonomisi batıyor...
![]()
KAAN, Bayraktar KIZILELMA, ANKA-3 ve TAI Hurjet gibi uçaklar aslında ortada. Selçuk Bayraktar'ın dediği gibi Türk havacılığı altın çağını yaşıyor... Türk askeri sanayisinin diğer başarılarını henüz sayamam. Türkiye yeni ve son derece gelişmiş motorlar üreterek en büyük sorununu çözmüş oldu. Altay, Türkiye'nin geliştirmekte olduğu 3+ nesil bir ana muharebe tankıdır. Türkiye bu tanka yurt dışından motor alamadı. Neden? Çünkü Amerika buna bilerek izin vermedi. Artık Türkiye, Altay tankının motor sorununu kendi iç imkanları pahasına çözebilecek durumda. Altay'ın seri üretimi gelecek yıl başlayacak...
Türk uzmanların ürettiği TOGG otomobili yollara çıkıyor. Bu otomobil sayesinde Türkiye 60 yıllık hayaline kavuştu.
![]()
Böyle şeyleri nasıl görmezsin? Türkiye ekonomik atılım dönemine girdi...
Evet, Türkiye'de ciddi sorunlar var. Bunu kimse inkar etmiyor. Ayrıca AKP hükümeti mevcut durumdan memnun değil. Ancak Erdoğan hükümeti sorunun kökünden çözülmesi için ciddi çalışmalar yapıyor.
Bir kez daha vurguluyorum: Sayın Erdoğan ve AKP'nin gücü olmasaydı Türkiye'nin askeri sanayisi ve otomotiv sanayisi olmazdı. Batı buna izin vermez. Batı'nın arzusu, Türkiye'nin silahı sonsuza kadar elinden almasıydı. Batının eski, etkisiz silahları. Batı medyası da bu gerçeği kabul ediyor. Ancak Batı yanlılarımız taş atıyor ve hayır, öyle olmadığını ısrarla söylüyorlar. Türkiye batıyor, CHP iktidara gelmedikçe Türkiye düzelmez...
Aşağıdaki gerçeklerden bahsedelim. Mesela 2022 yılında Türkiye'nin yurt dışına silah satışı 4 milyar doları aşacak.
![]()
Bunu Türkiye'nin büyük bir başarısı olarak sundular. Batı basını da aynı görüşteydi. 2023'te ne oldu? Bu gösterge 5,5 milyar dolara çıktı. Yani yüzde 25'lik bir artış ortaya çıktı. Son derece önemli olan başka bir nokta. Yabancı ülkeler Türkiye ile 2023 yılında askeri alanda 10,2 milyar dolarlık sözleşme imzaladı. Yani ülkeler Türk silahlarını almak için sıraya giriyor...
Zülfikar Ali Butto'nun vurguladığım noktaya tekrar dikkat edin: "Pakistan savaşacak, bin yıl savaşacak. Eğer Hindistan (atom) bombası yaparsa Pakistan ot ya da yaprak yer, hatta açlıktan ölür, ama biz (Pakistan) kendi payımızı alırız." kendi (atom bombası)... Bizim (Pakistan'ın) başka seçeneğimiz yok!"
Çok şükür Türkiye bu kadar kritik bir durumda değil.
6 Şubat 2023'te Türkiye'de 7,8 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
![]()
Yaklaşık 60.000 kişi doğal afetin kurbanı oldu. Sadece 80 saniye süren deprem sonucunda Türkiye yaklaşık 150 milyar dolar zarar gördü. 4 milyon bina yıkıldı, 15 milyondan fazla insan evsiz kaldı. Ancak Türkiye kırılmadı. Şu anda Türkiye, yıkıcı depremin sonuçlarını ortadan kaldırmak için devasa inşaat çalışmaları yürütüyor...
Sorun Batı'nın Türkiye'ye karşı tüm imkanlarını seferber etmesi, tüm baskı mekanizmalarını devreye sokmasıdır. Yapay olarak Türkiye'ye sorun çıkarıyorlar. Batı, Türk halkının domates ve salatalık yetiştirip satmasını istiyor. Aldığı parayı Batı'ya versin, Batı'nın atık silahlarını satın alsın. Sayın Erdoğan'ın büyüklüğü, tüm yoksunluklara ve baskılara rağmen Türkiye'nin ekonomik olarak güçlenmesi için akla hayale gelmeyecek işler yapmış olmasıdır. Özellikle askeri sanayinin gelişmesinde Türkiye'yi göklere çıkardı. Türkiye'nin askeri sanayisi yakın gelecekte tüm Türk ekonomisini lokomotif gibi yönlendirecek. Türkiye'nin askeri sanayisinde gördüğümüz gelişmeyi yakında Türk ekonomisinin diğer alanlarında da göreceğiz. Ondan eminim.
Türkiye, Batı'nın eline ve ayağına geçirdiği prangaları, zincirleri bir an önce kırmalıdır. Amacımız özgür ve güçlü bir Türkiye. Türkiye Osmanlı büyüklüğüne kavuşmadan Türk dünyası bir araya gelip dünyanın siyasi ve ekonomik merkezlerinden biri olamaz. Türkiye, Batı'yı takip etme alışkanlığından bir an önce vazgeçmelidir...
Tüm zorluklara rağmen Türk ekonomisinin yeni zirvelere ulaşacağına eminim. Türkiye'ye ve Türklere yakışan budur...
![]()
AKP ve Sayın Erdoğan, Türkiye'nin modern bir ekonomiye sahip olması için öyle büyük bir temel attı ki, o temelin üzerinde büyük bir ekonomi yükselecek. Batı basını da 21. yüzyılın başından itibaren Türkiye'nin yeni bir sanayileşme aşamasına girdiğini yazıyor. Türkiye, 21. yüzyılın başından bu yana AKP ve onun lideri Tayyip Erdoğan tarafından yönetiliyor...
Sadece Batı Türkiye'nin sanayileşmesini engellemedi. Türkiye'nin kendi topraklarından petrol ve gaz çıkarmasına da izin vermedi. Türkiye bu engeli aşmayı başardı. Mesela Türkiye her yıl 50-60 milyar metreküp gaz kullanıyor. Düne kadar bu gazın tamamı Rusya başta olmak üzere yurt dışından ithal ediliyordu. Türkiye 2023'ten itibaren Karadeniz'den gaz üretecek. Türkiye nüfusunun yüzde 80'inden fazlasının evinde doğalgaz var. Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımadadır. Denizlerde yeterince gaz ve petrol var. Uzmanlar, yakın gelecekte Türkiye'nin petrol ve gaz talebini yerli imkanları pahasına karşılayabileceğinden emin. Bu, Türkiye'nin petrol ve gaz ithalatına harcadığı 10 milyar doları yapay zeka gibi öncü alanlara ayıracağı anlamına geliyor. Bu, Türkiye'yi yeni bir kalkınma aşamasına taşıyacaktır.
Batılı kaynaklara göre Türkiye, 1948 yılında kurulan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) ve G20'nin (19 ülke ile Avrupa Birliği'ni (AB) birleştiren hükümetlerarası bir forum) kurucu üyesidir. Ülke ekonomisi 2023 yılında nominal GSYH açısından dünyada 17., Avrupa'da ise 7. sırada yer almaktadır. Türkiye, 2023 yılında Satın Alma Gücü Paritesi (SAGP) açısından da dünyada 11'inci, Avrupa'da ise 5'inci sırada yer alıyor. Uluslararası Para Fonu'na göre, 2022 itibarıyla Türkiye üst-orta gelirli, karma pazarlı, gelişen bir ekonomiydi.
![]()
Türkiye dünyada turistlerin en çok ziyaret ettiği dördüncü ülkedir.
![]()
Türkiye'de hem çok uluslu hem de ulusal firmaların kurduğu 1.500'ün üzerinde araştırma ve geliştirme merkezi bulunmaktadır. Bu ne anlama geliyor? Araştırma ve Geliştirme, hem şirket hem de ülke için inovasyon yoluyla büyümenin ve gelişmenin önemli bir unsurudur. Şirketlerin üretkenliklerini ve üretim kalitelerini artırmalarına veya yeni ürün ve hizmetler yaratmalarına yardımcı olur. Türkiye, tarım ürünleri, tekstil, motorlu taşıtlar, ulaşım araçları, inşaat malzemeleri, ev elektroniği ve ev aletleri alanında dünyanın önde gelen üreticileri arasında yer almaktadır.
Hiç kimse uluslararası istatistikleri değiştiremez. Türkiye, 2021-23'te gayri safi yurtiçi hasıla açısından dünyada 17. sırada yer aldı. 2030'da Türkiye 9'uncu sırada yer alacak. İngiltere 10., Fransa 11., Meksika 12., Güney Kore 13., İtalya 14., İspanya 15., Kanada 16. sırada yer alıyor. Türkiye 2040 yılında dünyada 7., 2050 yılında 6., 2060 yılında ise 5. sırada yer alacaktır. Almanya'yı, Japonya'yı bile geride bırakacak...
16 ülkenin yer aldığı listede tek Müslüman ülkenin Türkiye olduğunu düşünün. 2040 yılında sadece Suudi Arabistan 16. sırada yer alacak. O zaman Türkiye 7. sırada olacak. Mesela 2060 yılında bile İran'ın adı bu listede yok...
![]()
Başka bir nokta daha var. Bu başarıları yalnızca Türkiye başarıyor. Bütün Türk halklarının tek bir devlette birleştiğini düşünün. Böyle bir devlet 15-20 yıl boyunca dünyanın en iyi ekonomilerinden birine sahip olabilir...
Birçok kişiye harika göründüğünü anlıyorum. Ancak bu Elbeyi Hasanlı'nın fantezisi değil. Uluslararası uzmanların genel görüşü bu. En önemlisi bu istatistiklerin Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü tarafından sunulmasıdır. 38 ülkenin yer aldığı bu organizasyonun merkezinin Paris'te olduğunu hatırlattım. Yani Fransa ne Türkiye'yi övecek, ne de başkalarına böyle bir fırsat tanıyacak. O yüzden Türkiye'yi küçük görenlerin başının çaresine bakması iyi olur...