Memlekete tek kuruş hayrınız yok. Ne bir okul yaptınız, ne bir öğrenciye burs verdiniz, ne bir yaraya merhem oldunuz. Ama gel gör ki konu vatan, millet, Türk dünyası olunca en önde siz varsınız. Kürsüler sizin, mikrofonlar sizin, afişler sizin…
Her tarafınız reklam kokuyor, farkında mısınız?
Koca koca adamlar çıkmış, vatanseverlikten dem vuruyor. Göğsünü gere gere konuşuyor. Ama iş icraata gelince ortalıkta kimse yok. Vatan sevgisi sizde broşürle başlıyor, basın bülteniyle bitiyor.
Vatan, sizin için bir etkinlik başlığı.
Millet, sizin için bir slayt konusu.
Bayrak, sizin için bir arka fon.
İkinci Karabağ Savaşı'nı hatırlayalım.
Azerbaycan can verdi.
Gençler toprağa düştü.
Analar ağladı.
Siz ne yaptınız?
Sıcak evinizde, yumuşak koltuğunuzda, kahvenizi yudumlayarak savaşı izlediniz. Ne cephedeydiniz, ne sahadaydınız, ne lojistikte, ne yardımda. En fazla sosyal medyada bir iki paylaşım… O kadar.
Ama şimdi bakıyorum;
Azerbaycan üzerine konferanslar,
Karabağ üzerine panel başlıkları,
Türk dünyası üzerine vizyon konuşmaları…
Etmeyin beyler, etmeyin.
Siz o gün neredeydiniz?
Savaş bittikten sonra kahraman olunmaz.
Zaferden sonra nutuk atmak ucuzdur.
Bedel ödemeyenlerin hamaseti bol olur.

Bir de meşhur Türk Dünyası masalı var. Dillerde sakız oldu. Herkes Türk dünyacı, herkes Turan sevdalısı. Ama iş somut adım atmaya gelince ortalık bomboş.
Türk dünyası sizin için ne?
Bir logo.
Bir sempozyum.
Bir kokteyl.
Birlik dediğiniz şey, yılda bir gün yapılan toplantıdan ibaret. O toplantıda da herkes kartvizit dağıtıyor, poz veriyor, sonra dağılıyor. Ertesi gün herkes yine kendi cebinin, kendi koltuğunun derdinde.
Türk dünyası;
Bir öğrenciye burs vermekle başlar,
Bir esnafa destek olmakla büyür,
Bir mazluma sahip çıkmakla anlam kazanır.
Ama sizde bunlar yok.
Sizde afiş var, sahne var, alkış var.
Vatan sevgisi spot ışığında olmaz.
Vatan sevgisi kamera karşısında olmaz.
Vatan sevgisi kürsüde bağırarak hiç olmaz.
Vatan sevgisi sessizdir.
Reklamsızdır.
Alkışsızdır.
Ama siz alkışsız yapamıyorsunuz. Çünkü sizin derdiniz vatan değil, itibar. Sizin meseleniz millet değil, görünürlük. O yüzden her konuşmanızın sonunda bir sponsor logosu, her etkinliğinizin başında uzun bir protokol listesi var.
Memleket sizin için bir pazarlama alanı olmuş.
Bayrak, bir marka.
Şehit, bir duygu sömürüsü malzemesi.

Eskiden belki olurdu.
Eskiden belki bu nutuklar işe yarardı.
Ama artık bu millet ayık.
Kimin gerçekten dertli olduğunu,
Kimin sadece rol yaptığını görüyor.
Bu millet;
Savaş günü ortada olmayanı,
Zor günde sessiz kalanları,
Hesap günü yüksek sesle konuşanları not ediyor.
Unutmayın:
Vatanseverlik konferansla ölçülmez.
Türk dünyası sevgisi kürsüyle ispatlanmaz.
Samimiyet, afişe basılmaz.
Etmeyin beyler, etmeyin.
Her tarafınız reklam kokuyor.
Bu millet kokuyu alıyor.
Koltuktan kahramanlık olmaz.
Kahveden vatan kurtulmaz.
Sahte nutukla tarih yazılmaz.
Memlekete bir çivi çakın, ondan sonra konuşun.