Tarih: 21.12.2025 19:04

Prof. Dr. Dalyan'dan yerinde dönüşüm sürecine ilişkin mağduriyet iddiaları: ‘Kamu kaynakları ikinci kez risk altında’

Facebook Twitter Linked-in

Dalyan'ın aktardığına göre, depremzedeler ve süreci yakından izleyen hukukçular; hibe ve kredilerin kullanımı, vekâlet uygulamaları, faturalandırma süreçleri ile hukuki denetim mekanizmaları konusunda önemli bir şeffaflık ve denetim boşluğu olduğunu belirtiyor.

'Hibe ve krediler malik hesaplarına yatırılıyor'

Açıklamada, mevcut uygulamada devlet tarafından sağlanan hibe ve kredilerin, maliklerin talebi doğrultusunda maliklerden birinin özel hesabına yatırıldığı belirtiliyor. Ancak bu aşamadan sonra bazı müteahhitlerin; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı işlemleri, belediye süreçleri ile proje ve ruhsat onayları gibi gerekçelerle maliklerden geniş kapsamlı vekâletler aldığı yönünde iddialar bulunduğu ifade ediliyor.

'Vekâletler banka ve para işlemlerinde kullanılıyor' iddiası

Profesör Doktor Murat Gökhan Dalyan, asıl sorunun bu aşamadan sonra ortaya çıktığına yönelik iddialara dikkat çekerek şu değerlendirmede bulundu:

"İddialara göre başlangıçta yalnızca idari işlemler için verilen vekâletler, daha sonra banka işlemleri ve para transferleri için kullanılıyor. Maliklerin hesaplarına yatan kamu kaynaklarının, maliklerin açık ve özgür iradesi dışında müteahhit ya da bağlantılı hesaplara aktarıldığı ileri sürülüyor."

Baskı ve yanıltıcı beyan iddiaları

Depremzedelerin aktarımlarına göre, parayı kendi hesaplarında tutmak isteyen malikler üzerinde çeşitli ifadelerle baskı kurulduğu öne sürülüyor. Bu kapsamda;

"Devlet memurusunuz, bu paraya dokunamazsınız",

"Bu parayı tutmanız memuriyetinizi tehlikeye sokar",

"Vatandaşsanız işlemler için mutlaka fatura kesmeniz gerekir, aksi hâlde adli sorun yaşarsınız" şeklindeki beyanlarla maliklerin yönlendirildiği iddia ediliyor. Hukuki dayanağı tartışmalı olduğu belirtilen bu ifadelerin, maliklerin korkutularak rıza göstermeye yönlendirilmesi amacıyla kullanıldığı ileri sürülüyor.

Faturalandırma ile fiilî tahsilat arasında uyumsuzluk iddiası

Açıklamada, özellikle yüzdelik usulle çalışan bazı müteahhitlere ilişkin olarak; yapılan iş karşılığında örneğin yüzde 20 oranında hak ediş öngörülmesine rağmen, bu oranın altında fatura kesildiği, buna karşılık daha yüksek tutarların tahsil edildiği yönünde iddiaların gündeme geldiği aktarıldı.

Hukukçular, bu iddiaların doğru olması hâlinde, faturalandırma ile fiilî para akışı arasında uyumsuzluk doğabileceğini ve bunun denetimi zorlaştıracağını belirtiyor.

'Hibeler faizli hesaplarda bekletiliyor mu?'

Dikkat çeken bir diğer iddia ise hibe ve kredilerin bazı bankalarda faizli hesaplarda bekletildiği, maliklere ise "para henüz yatmadı" denilerek inşaat sürecinin geciktirildiği yönünde. Depremzedeler, bu uygulamanın hem barınma süresini uzattığını hem de kamu kaynaklarının amacına uygun kullanılmadığına dair soru işaretleri doğurduğunu ifade ediyor.

Paranın izini zorlaştırdığı ileri sürülen yöntemler

Sahadan aktarılan bilgilere göre, paranın takibini güçleştirdiği iddia edilen bazı uygulamalar şu şekilde sıralanıyor: parçalı ve zamana yayılmış transferler, üçüncü kişi hesaplarının kullanılması, şahıs ve şirket hesapları arasında ayrım yapılması, faturasız ya da piyasa rayicinin üzerinde gösterilen işlemler ile kısa ömürlü veya fiilen varlığı belirsiz taşeron zincirleri.

Bu tür uygulamaların banka hareketleri ile muhasebe kayıtlarının karşılaştırılmasını zorlaştırdığı ifade ediliyor.

Hukuki boşluk tartışması

Uzmanlara göre sürecin en kritik noktalarından biri, söz konusu iddiaların çoğu zaman ceza hukuku kapsamında değil, ticari uyuşmazlık olarak değerlendirilmesi. Bu durumda dosyaların ticaret mahkemelerine yönlendirildiği, ceza soruşturması yürütülmediği için caydırıcılığın zayıf kaldığı belirtiliyor.

Bir hukukçu durumu şu sözlerle özetliyor:

"Ceza soruşturması olsaydı, hapis tehdidi şeffaflığı zorunlu kılardı. Ticari davalarda ise çoğu zaman ortada tahsil edilebilir bir mal varlığı bile kalmıyor."

'Bu bireysel değil, kamusal bir sorun'

Depremzedeler ve bazı sivil inisiyatifler, yaşananların bireysel ihtilaf olarak görülmemesi gerektiğini vurguluyor. Yerinde dönüşüm sürecinin kamu kaynaklarıyla yürütüldüğüne dikkat çekilerek; denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, vekâlet sınırlarının açık biçimde belirlenmesi, faturalandırma ve ödeme süreçlerinin eş zamanlı denetlenmesi ile ceza ve ticaret hukuku arasındaki boşlukların giderilmesi yönünde çağrıda bulunuluyor.

'Dürüst müteahhitler tenzih ediliyor'

Açıklamada, işini dürüst, şeffaf ve hakkaniyetle yapan müteahhitlerin özellikle tenzih edildiği vurgulandı. Dile getirilen hususların, sahada karşılaşıldığı ifade edilen uygulamalara ilişkin iddialar ve değerlendirmeler çerçevesinde kamuoyunu bilgilendirme amacı taşıdığı belirtildi.

Depremzedelerin ortak çağrısı ise şu sözlerle özetlendi: "Bir kez yıkıldık, ikinci kez hukuksuzlukla yıkılmak istemiyoruz."

Kaynak : PERRE




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —