Nedir bu DİRENÇ li KUL lardan çektiğimiz?
Maçın provokasyonu için nasıl bir "direnç" gösterdiğini görmemek için kör olmak lazım gelir desem, inan az kalırsın be hakem!
Sahaya çıkışından, devletin korumasında arka kapıdan kaçışına (!) kadar, hiç ağzından çıkarmadan çaldığın düdüğünün; belki de aynı uçakla geri döndüğünüz, "koyduk geri dönüyoruz" mesajı yayımlayan idrak yoksunu birileriyle göbek atarak kutlamışsınızdır umarım.
Karşılaşma esnasında aldığın görevini başarıyla yerine getirmenin bu gururunu; var ise ailen, çoluğuna ve dahi çocuğuna nasıl anlatırsın bilmem ama bilmeni istediğim tek bir lafım olacak sana;
Mademki yönettiğini (!) zannettiğin bu karşılaşmada delikanlıca, harbi olarak haklıydın; neden arka kapıdan, hem de devletin polisinin kalkanlarının arasında kaçtın?
Haklı olanlar böyle mi yapıyor?
Bu yaptığının provakasyon olduğunu çok ama çok iyi biliyorsun değil mi?
Bay DİRENÇ li hakem!
Mademki çaldığın düdüğün kalitesine ve aldığın kararların haklılığına inanıyorsun, şu karşılaşmayı vicdanın var ise ve iç huzuruna inanıyor isen yalnız başına izle ve kendi kararlarını kendin yorumla bakalım.
Eğer bu maçı izledikten sonra aynı kararlarda ısrarcı isen ve haklıyım diyebiliyor isen, sıkıntı yok.
Ama sakın şunu unutma; bu şehrin masum ve saf çocukları seni, seni buraya kasıtlı olarak gönderenleri ve "koyduk dönüyoruz" mesajı yayımlayan o esneği, ALLAH a havale ettiler, haberin olsun.
Bunun, senin için ne anlam ifade ettiğini zamanın akışında göreceğiz.
Havale edildiğin kapı; öyle polis kalkanıyla girip-çıkacağın bir kapı değil bil istedim. O kapıda hiçbir zaman asla ve kat'a hesap dönmez, bunu da bil.
Ki yanı başımda ağlayarak sana beddua eden 6-7 yaşındaki kız çocuğunun "burası Erzurum buradan çıkış yok" feryatlarını duymanı ne çok isterdim.
Direnç gösterdiğini zanneden korkak; sen şu zıkkım maç sonrasında, bu şehirden çıktığını zannediyorsan, hayatının en büyük yanılgısını yaşarsın. O kızcağızın gözyaşları ve sırf senin için ettiği "havale" er geç yerini bulacaktır.
Sizin inancınızda ne deniyor bilmiyorum ama bizim inancımızda buna ilahi adalet deniliyor ve er ya da geç dosya kapatım sürecine giriliyor, bunu da bil…
Aslında bu karşılaşmanın bir tek suçlusu bizim çocuklardır.
Onlara seslenmek isterim ki;
Mademki sizin ikinci yarıda gösterdiğiniz performans gibi bir çıkış özelliğiniz vardı da, ne demeye birinci yarıda pazarcı çırağı gibi alttan alıyordunuz oyunu?
İlk düdükten itibaren oynayın oyununuzu ve atın bir kaç golünüzü ve misafir tiyatro takımının, sahanın çimleri üzerinde sergilediği piknik ziyafetini siz yapın.
Bu defa; siz çimler üzerinde çimerken, onlar sizin için çığırtkanlık yapsınlar. Çimler üzerinde mangal ziyafeti verin ve hatta semaver çayı demleyin, oyalanın/vakit geçirin işte…
Saydığım kadarıyla onlarda 11 kişiydi siz de!
Onlarında ayağında sizinkinin aynısı bir malzeme vardı.
Hatta ve hatta ikinci yarıda onlar sizden çok ama çok, çok, çok kötü oynuyorlardı…
Belki diyeceksiniz ki onların sahamızın çimleriyle uzun uzadıya sevişmek gibi fantezileri, futbolu bıraktıktan sonra icra edecekleri gerçek tiyatroculara taş çıkaracak tiyatroculuk gibi özellikleri, sahanın her yanında kendilerine yardım ve yataklık eden kırmızı siyah giyinmelerine rağmen aynı yöne bakan sarı güçleri vardı…
Hakan Hoca belki hatırlar, kendisine bir toplantı esnasında "teknik sıkıntılar, maddi sıkıntılar elbet aşılır siz hakemler konusunda ne düşünüyorsunuz" diye bir soru sormuştum. O gün aldığım cevabın içeriğini, ligin ikinci yarısından sonra kritiğini yaptığımda; birilerinin DİRENÇ li KUL ları vasıtasıyla bu gariban takımın puanlarını göz göre göre nasıl çaldıklarını da görmüş olduk vesselam…
Hem de kanunların gölgesinde, devletin polisinin kalkanının ardından, arka kapılardan…
Ve ne yazıktır ki bu duruma; ne Ahmet Başkanın, ne de Hakan Hocanın yapabileceği hiç ama hiçbir şeyleri de yoktur…
İşte bunun adına da futbol diyemiyoruz.
Bu sadece ve sadece alın teri ve hak gaspıdır ki, o kız çocuğunun ahı birilerinin kıçından çıkar benden demesi.
Ne diyordu Ahmet Başkan "ne ekersen onu biçersin"...
Bekleyin hasat zamanı gelir elbet.
Gelinen noktada görünen o ki; İstanbul Spor playoff ta bizim karşımıza bir daha çıkma ihtimali olan bir takım konumunda olacak.
Yemişim süper ligini; bu ihtimal bile beni ayakta tutmaya yetiyor, size o maçı veren oyuncunun da, taraftarın da, yönetimin de ve hatta hatta hakeminin de ve hatta futbol federasyonunun da yüreği kaç okka çekermiş hep beraber göreceğiz.
O zaman bir şeyler nasıl konurmuş göreceğiz.
İşte size hodri meydan!
19 numaralı oyuncunun kırmız kartlık saldırısını görmeyen, verilmeyen penaltıları görmeyen, şımarıklık çerçevesi içerinde sahada pişkinlik yaparak zamanla alay eden kaledeki tiyatrocuyu görmeyen, ofsayt golünü görmeyen birilerinin dün Kazım Karabekir'de yaşananları farklı görüp, algılamasını zaten beklemiyoruz.
Elinizden geleni de ardınıza koymayın derim!
Sizden bir şey bekleyen de namerttir.
Hale bakınız ya!
Ağız tadıyla bir futbol izleyeceğiz diye, nedir bu DİRENÇ li KUL lardan çektiğimiz…