İşitme Engellileri Olimpiyatı kimlerin hevesine kurban edilecek?
Erzurum'da 29 Şubat-12 Mart tarihleri arasında yapılması planlanan ve bu doğrultuda da her türlü alt ve üst yapı hazırlıkları tamamlanan ve ayrıca yurt içi ve yurt dışından ilgili sporcuların ve takımların dahi şehrimize intikal etmeye başladıkları, dünyanın en önemli spor organizasyonlarından biri durumundaki "20. İşitme Engelliler Kış Olimpiyatları" na ev sahipliği yapacağımız kamuoyunca da malumdur.
Tum1haber/medya/spor/ÖZEL YORUM HABER

Bu doğrultuda şehrimizin ve yöneticilerinin başta Erzurum Valimiz Mustafa Çiftçi olmak üzere, Büyükşehir Belediye Başkanımız Mehmet Sekmen ve bu olimpiyatların şehrimize kazandırılması noktasında, atmış olduğu adımların ve gösterilen gayretin baş mimarı sayılan Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Murat Akın sayesinde bu şehir bir kez daha Kış Sporları Merkezi olma durumunu ortaya koyarak, adına yakışır bir ev sahipliği yapma arzusunda olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Şehrimizde bulunan tesislerin; yapılması planlanan bu spor organizasyonunda yeterli olduğu, konaklama tesislerinin, ulaşım ve buna benzer hemen her türlü destek sağlayıcı unsurların yeterli ve hazır olduğu da bilinmektedir.
Geriye sadece yarışmaların başlanılacağı 2 Mart tarihi ve sonrasında devam edecek olan yarışmaların heyecanı kalmaktadır.
Ancak; bizlere ulaşan ve bizleri ziyadesiyle üzen, Dünyanın en önemli spor organizasyonlarından birisi olan bu yarışmalarda, uygulamaya konulacak olan bir prosedürün, sırf ödenek olmaması gibi bir bahane ile umursanmaması neticesinde, bu şehrin bir kez daha ötekileştirildiğini ve bu şehrin bütün değerinin bir algı operasyonuna kurban edildiği kanaati oluşmuş bulunmaktadır.


Hiç kimse bu şehrin maneviyat ölçüsünü sınamaya kalkmasın!
Şehrimizde yapılacak olan, bu ve buna benzer hemen her türlü organizasyona can-ı gönülden ve ciddi manada gönüllü olarak çalışabileceğimiz, bu ve buna benzer her türlü memleketimiz açısından değer taşıyan ev sahipliklerinde zaman kavramı olmaksızın, her hangi bir maddi veya manevi beklenti içersinde bulunmayacağımızı, bulunmadığımızı ve dahi aklımızdan bile geçirmeyeceğimizi bütün dünya ile birlikte bizi tanıyanların bildiğini de, bilmekteyiz…
Ama bu demek değildir ki, birilerinin hemen her türlü hizmetten ve ayrıcalıktan yararlanırken, kendilerine hizmet etmekle görevlendirilen gencecik beyinlerde oluşan "vatan, millet, Sakarya" içerikli güzel duyguların sömürülmesine, ötekileştirerek ve hatta ezilerek hakkının gasp edilmesine göz yumacağız, anlamını da taşımasın. Ve Hiç kimse de bu şehrin maneviyat ölçüsünü sınamaya kalkmasın!

Aldığımız duyumda; bu organizasyonda gönüllülük esasına göre çalıştırılacak olan gençlerimize "ödenek olmadığı gerekçesiyle" sadece ve sadece öğlen yemeği karşılığında hem de 10 gün boyunca bila-bedel çalıştırılması ve hizmetlerinin karşılığında ise 1 adet polar verilerek sözde gönüllü olarak, gönülleri alınarak durum kendilerine tebliğ edilmiştir. Bu çocuklar 10 gün boyunca servis verilmediği için sabah erken saatlerden, gece geç saatlere kadar yarışma alanlarına intikal ettirilmek için toplanma merkezlerine kendi imkânlarıyla gidip-gelecek olup, kahvaltı verilmediği için kahvaltılarını o saatte ya evlerinde ya da kendi imkânlarıyla temin edebilecekleri bir şekilde yaparak sırf birilerinin ödeneği yokmuş diye amele tarzında, hem de boğaz tokluğuna sadece öğlen yemeği verilerek, 10 gün boyunca gönüllülük esasına bağlı olarak çalıştırılarak "teşekkür edilip" bu şehirden çıkılıp gidilecek.
Durum, sadece bununla kalsa iyi!
Organizasyon Koordinatörlüğü ve İşitme Engelliler Federasyonunun birlikte yürüttüğü bu Organizasyonda cevap bekleyen birçok soru ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Erzurum'da amele olarak her ayak işinde çalıştırılacak çocuklarımıza bir harçlık dahi veremeyen ve bu durumu da aleni olarak hiç sıkıntı duymadan tebliği eden bu organizasyonun yetkilileri, sözüm ona "UZMAN" adı altında Ankara'dan Erzurum'a getirmek için bir sürü ödenek ayırarak; montlarının, çantalarının, şapkalarının, ayakkabılarının, hediye paketlerinin, konaklamanın, yeme ve içme serbestliğinin sağlandığı bu kişilere gösterilen ayrıcalığın sebebi ne manaya gelmektedir?


Bu işin adı nedir?
Kaldı ki bu "uzman" kadronun Ankara'da "KODA" adını verdikleri, anne ve babası işitme engelli olup, kendileri normal olan birilerinin kurduğu bir dernek olup, bu dernek dışından tercümanlık ve "sözde uzman"lık yapacak kişilerin dâhil edilmemesinin sebebi nedir? Yani bu tür organizasyonlarda görev alabilmek için illa KODA mı olmak lazım.
Erzurum gibi binlerce yıllık bir tarihe sözü geçmiş bir şehrin, içerisinde 2 adet Üniversitesi ve onlarca benzer okulu bulunan bir şehrin işaret dili bilen veya yabancı dil tercümanı yok mudur ki, bilhassa birilerinin kendi aralarında kurduğu ve kendilerinin adı altında bir dernek ile bu iş çözüme kavuşturularak Ankara'dan gelen kişilere Erzurum'un tarihi anlattırılacak!
Kaldı ki bu şehrin gönüllülük esasına dayanarak yardımcı eleman olarak tayin edilen ve sadece ayak işlerinde kullanılacağı bilinen bu çocukların neredeyse büyük bir çoğunluğu işaret dili bilen, gençlerden oluşmaktadır.
Ve kaldı ki; her ülke kendi rehberini yanında getirerek sporcularının mağdur olmaması için çalışma yaparken, bizim kendi içimizde kendimize olan bu tür olumsuz ve ön yargılı yaklaşımlarda bulunmamızın altında, başka şeylerin olabilme ihtimali mi var? Düşüncesi oluşmaktadır.

Sabah saat 07.00 da başlayacak olan bu çoğunluğu kız çocuklarının maratonunda yaya olarak Erzurum gibi kış memleketinde kilometrelerce yol yürünmesini istemek, toplanma merkezlerine çağırmak ve akşam geç saatlerde her biri şehrin değişik semtlerinde olan, bilhassa curling salonundan şehire ne ile gelinebileceğini bilmeyen birilerinin Organizasyon koordinatörü ve İşitme Engelliler Federasyonu olarak "ödeneklerinin olmaması" bu çocukların suçu mudur? "ödeneğimiz yoktur bir polar ile 10 gün idare edeceksiniz, kahvaltı yok kendiniz bulun yiyin, servis yok kendiniz bir şekilde intikal edin, öğlen ne verirsek onu yersiniz, akşam yemek yok gidin evinizde yiyin" mantığıyla gece geç saatlerde veya sabah erken saatlerde Erzurum gibi bir kış memleketinde bu çocuklardan böylesine bir özveriyi istemek ve bunun tam terinse kendi ekiplerine imkân çeşitliliği sunmanın adı nedir? Allah aşkına hava alanından karşılama yapacak gönüllülere bavul, çanta valiz taşıtmak hangi aklın mantığıdır? Spor yapacaksınız diye bu çocuklara köle muamelesi çekmek nedir?

Ve son soru olarak bu Ankara'da ki meşhur derneğe veya KODA olan üyelerine veya sözüm ona "uzman"larına her hangi bir ödeme yapılacak mı ve bu "uzmanlar"Erzurum'u ne kadar bilerek misafirlere tanıtacaklar ve sadece el kol işareti yaparak, bu şehirde kimsenin bilmediği tercümanlık olayını mı yapacaklardır?
Bu ülke; son çeyrek asırda bütün dünyaya hemen her konuda örnek olarak yeniden insanlığın dersini ele almış bir ülkedir…
Bu ülke; son çeyrek asırda insanlığın, yardım etmenin, sahip çıkmanın ve hatta hatta yaşatmanın en bariz örneklerini sunmuş bir ülkedir.

Başka ülkelerin çocuklarına her türlü imkânı tanıyan bir ülkenin ve bu ülkenin başında bulunan şahsiyetin ve ekibinin ulviliğini görememiş olan bu zihniyette ki birilerinin, kendi evlatlarına gösterdiği dayatmanın adına spor ve spor oyunu demek için, dünyanın neresinden ve nasıl bir tercümana ihtiyacımız var onu çözemedik!
"KODA" larınızda bu işin adını koyacak bir tercümanınız var ise bize de söyleyin de öğrenelim.
Kaldı ki; bu ülkenin dünyada hiçbir devlete nasip olmamış ve önderliğinde gerçekleştirdiği tesisleşme, eğitim ve yarınlara değer vererek başlatmış olduğu hamlelerde, sadece ve sadece insan ve insanlık değerlerini ön plana çıkaran ve hangi milletten olur ise olsun, mağdurun ve masumun yanında yer alarak her hangi bir "ödenek" sıkıntısı bahanesine sarılmayan bir düşünce yapısına sahip olan Cumhurun Reisi Sayın Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderin ülkesinde böylesine prestij ve büyük bir öneme sahip organizasyonda, üç-beş tane öğrenci yavrusuna harçlık veremeyen ve eksi bilmem kaç derece soğuk Erzurum kışında aç ve susuz olarak gece yarılarına kadar çalıştırıp, sonra da kuru bir teşekkürle ardından alay edercesine yolcu edip "ödeneğimiz yoktur" bahanesi, tarafımızdan iyice algılanamadığı için yadırganmıştır.
Kaldı ki bu konudan Erzurum Valimizin veya Büyükşehir Belediye Başkanımızın haberdar edilip edilmediği de ayrıca merak ettiğimiz sorularımızdan birisidir.

Lütfen Organizasyonun başlamasına birkaç gün kala aldığımız bu duyumların cevaplarını acilen beklediğimizi ve böylesine bir organizasyonda sizi kim veya kimlerin "ödeneksiz" bıraktığının kamuya açıklanmasını önemle kamu adına arzu ediyoruz.