Turan Elleri Ozanlar, Yazarlar, Şairler, Aydınlar Derneği (TOYŞAD) ve TOYŞAD TV çatısı altında yürütülen kültür ve fikir çalışmalarının önemli isimlerinden Davut Akaslan, Hayatımı Yazdım, Roman Oldu adlı eserinin tanıtımını Kocaeli'de gerçekleştirdi.
Saat 13.30'da başlayan ve 17.00'ye kadar süren program, Millî İrade Meydanı'nda bulunan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'ne ait Sanat Kafe'de, Melekler Yayıncılık organizasyonuyla yapıldı.
Bu buluşma, sıradan bir imza günü değildi.
Bu, bir ömrün muhasebesiydi.
Erzurum'un yokluğundan Avrupa'nın gurbetine uzanan bir hayatın; sabrın, iradenin ve Türk milletine duyulan sarsılmaz sevdanın kelimelere dökülmüş hâliydi. Bir Anadolu çocuğunun, kaderle kavga ederek yazdığı hayat hikâyesiydi.
Davut Akaslan, Türk dünyasına özgü eserleriyle tanınan bir sanatçı. Ancak bu kitapta, bugüne kadar bilinmeyen; kimi zaman en yakın akrabalarının dahi haberdar olmadığı hayat kesitlerini okurla buluşturuyor. Romanda "Yavuz" ismini kullanarak, yaşadıklarını doğrudan ifşa etmek yerine edebiyatın zarafetiyle, satır aralarına gizleyerek anlatıyor. Baştan sona yaşanmışlıklarla dolu bu eser, hayatın sert yüzünü bağırmadan; romanın diliyle aktarıyor.
Bu kitap yalnızca bir sanatçının hayat hikâyesi değildir.
Bu eser; bir dönem veremle, ardından kanserle mücadele etmiş bir Türk evladının, hayata tutunma iradesinin yazılı belgesidir. Hastalıklar bedenini yormuş olabilir ama ruhunu asla teslim alamamıştır. Çünkü onun zihninde hep aynı soru vardı:
"Türk dünyasına daha iyi ne verebilirim?"
İşte bu sorunun, bu adanmışlığın ve bu bilincin nihayetinde Hayatımı Yazdım, Roman Oldu ortaya çıkmıştır.
Programın ardından, aynı günün akşamında Moderatörlüğünü yaptığım TV 262 ekranlarında; anılarla, duygularla ve samimi bir sohbetle Toy Vakti programında Davut Akaslan'ı konuk ettik. O gece ekranda sadece bir kitap konuşulmadı. Bir ömür konuşuldu. Gurbetin ayazı, Anadolu'nun sıcağı, türkülerle yoğrulmuş bir kader konuşuldu. Sözcükler bazen sustu, gözler konuştu. Çünkü bazı hayatlar anlatılmaz; hissedilir.
Bu topraklar çok çileli insanlar yetiştirdi.
Ama her çile, içinden bir irade çıkardı. Davut Akaslan'ın hikâyesi de tam olarak budur. Zorluklar onu eksiltmedi; bilakis çoğalttı. Hastalıklar bedenini yorsa da, ruhunu asla teslim alamadı. Çünkü onun yürüdüğü yol şahsi bir yol değil; millete, kültüre ve Türk dünyasına uzanan bir yoldur.

Hayatımı Yazdım, Roman Oldu; yokluk içinde var olmayı, varlık içinde yokluğu hissetmeyi anlatır. Hüznün içinden umudu çıkaran, insanı hayata bağlayan o büyük azmi satır satır işler. Hayattan kopmamanın, pes etmemenin, her şartta dimdik durmanın romanıdır bu.
Bugün gençlerimize "vazgeç" denilen bir çağda, bu kitap "diren" diyor.
Birlik ve beraberliğin, köklerine sahip çıkmanın ve kimliğini unutmadan yürümenin ne demek olduğunu hatırlatıyor.
Ve artık açıkça söylemek gerekir:
O gece ekranda bir kitap tanıtılmadı.
O gece, bir milletin hafızası konuştu.
Bu milletin mayasında teslimiyet yoktur. Yokluk da olur, hastalık da…
Ama hiçbirisi bir Türk'ün istikametini bozamaz. Çünkü istikamet, inançla çizilir.
Davut Akaslan'ın kalemi bu yüzden kıymetlidir.
Çünkü o kalem yazmak için değil; hatırlatmak için hareket eder.
Ve unutulmamalıdır:
Bir milletin romanı, kendi evlatları tarafından yazılmadıkça; başkaları gelir, o romanı tahrif eder.
Gökalp Şentürk
Strateji Uzmanı Gazeteci Yazar