Yeni Bir Dünya Vakfı tarafından düzenlenen “Uluslararası Kardeşlik ve Dayanışma Gecesi”nde konuşan HAMAS temsilcilerinden Dr. Wael Ebu Ali, Aksâ Tufanı’nın etkilerinin hâlen devam ettiğini ve bu sürecin Filistin yeniden ümmetin bağrına dönene kadar sona ermeyeceğini söyledi.
Gazze’nin iki yıl boyunca tüm saldırılara rağmen teslim olmadığını vurgulayan Ebu Ali, Filistin davasının yalnızca Filistin halkının değil, tüm İslam ümmetinin ortak meselesi olduğunu ifade etti.
“Andolsun Ben ve elçilerim mutlaka galip geleceğiz. Şüphesiz Allah güçlüdür, azîzdir.” Ayeti kerimeyle konuşmasına başlayan Ebu Ali, "Salât ve selâm, Allah’ın mahlukatın en şereflisi olan Muhammed Mustafa’ya, onun âline ve ashabına olsun. Şehit olmayı temenni eden, Allah yolunda gazâ etmeyi, sonra öldürülmeyi, sonra tekrar gazâ etmeyi ve tekrar öldürülmeyi arzulayan Nebimize salât ve selâm olsun. O Rasul ki bize izzetin, onurun ve direnişin ölçülerini öğretmiştir." dedi.

"Filistin ve Mescid-i Aksâ Allah’ın ayetlerindendir"
Ebu Ali, "Bizler bir yılı uğurlayıp yeni bir yıla girerken, Aksâ Tufanı’nın üzerinden iki yıldan fazla bir zaman geçti. Buna rağmen etkileri hâlâ sona ermedi ve Allah’ın izniyle de sona ermeyecek; ta ki Filistin yeniden İslam ümmetinin bağrına dönene kadar. Bugün Tufan’ın yankıları dünyanın her yerinde, yeryüzünün her köşesinde açıkça görülmektedir. Geçmişi konuşuyor ve onu bugünle bağdaştırıyoruz. Türkiye tarih boyunca İslam ümmetinin birliğine ve Filistin davasına önem vermiştir. Ümmetin parçalanmasının temel sebeplerinden biri Filistin’in hâlâ işgal altında olmasıdır. Filistin, İngiltere tarafından işgal edildiğinde Osmanlı Devleti’ne bağlı bir vilayetti. Bu sebeple Filistin davası yalnızca Filistin halkının değil, her Müslümanın davasıdır. Filistin ve Mescid-i Aksâ Allah’ın ayetlerindendir. 'Kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah her türlü noksandan münezzehtir.'Bizler İsra ve Miraç ayı olan Recep ayını yaşıyoruz. Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksâ’nın birbirine bağlanması, şunu hatırlatır: Mescid-i Aksâ’dan vazgeçen, Mescid-i Haram’dan da vazgeçmiş olur. Mescid-i Aksâ Müslümanların ilk kıblesidir ve ümmetin izzetini ya da zilletini ölçen bir terazidir. Aksâ İslam’ın himayesinde olduğunda ümmet izzetlidir; işgal altında olduğunda ise ümmet en zelil hâline düşer." ifadelerine yer verdi.

"Düşman her türlü destekle beslenirken, ümmet Gazze’ye su ve ilaç göndermekte bile aciz kaldı"
"Tüm dünya, Filistin’i işgal eden bu yapay ve ucube devletin ne kadar kırılgan olduğunu gördü." diyen Ebu Ali, şunları aktardı: "Yalnızca 365 kilometrekarelik Gazze Şeridi’nde, iki milyon insan iki yıl boyunca uluslararası hukuka göre yasaklanmış her türlü silaha maruz bırakıldı. Bu soykırım savaşına, dünyanın zalim güçleri ve savaş baronları katıldı; işgali silah, para ve her türlü destekle beslediler. Buna rağmen düşman ilan ettiği hedeflerden hiçbirini gerçekleştiremedi. Gazze halkı beyaz bayrak çekmedi, teslim olmadı. Bu durum, ümmetin büyük bir ihmal içinde olduğunun açık göstergesidir. Haritada bile zor fark edilen küçük bir bölge, iki yıl boyunca ümmet adına direndi, sabretti ve mücadele etti. Düşman her türlü destekle beslenirken, ümmet Gazze’ye su ve ilaç göndermekte bile aciz kaldı."

"Ümmetin dirilişinin şartı birliktir2
Konuşmasının devamında Ebu Ali, "Ancak bu tablo, Rasulullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’in asırlar önce haber verdiği müjdelerden biridir: 'Ümmetimden bir topluluk, hak üzere galip olarak varlığını sürdürecektir; onları terk edenler onlara zarar veremez.' Sanki Rasulullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem bugün aramızda yaşıyor ve hâlimizi biliyor gibidir. O, hevasından konuşmaz; söyledikleri vahiydir. Yardım etmeyenlerin çokluğu, hak üzere olanlara zarar veremez. Bununla birlikte ümmetin ayağa kalkması için hâlâ bir fırsat vardır. Bunun iki şartı vardır: Birincisi, ümmetin birliği. Ümmet İslam çatısı altında toplanmalı, ırkçılığı, mezhepçiligi ve ayrılığı terk etmelidir. 'Şüphesiz bu ümmetiniz tek bir ümmettir, Rabbiniz de Benim; bana kulluk edin.' Allah bize bir isim vermiştir: Müslüman. Buna rağmen biz, Allah’ın indirmediği isimlerle kendimizi tanımlamaya çalışıyoruz. Rasulullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem, Selman el-Fârisî’yi, Suheyb er-Rûmî’yi, Bilâl el-Habeşî’yi ve Kureyşliyi aynı çatı altında toplamış, üstünlüğü yalnızca takvaya bağlamıştır." şeklinde belirtti.

"Filistin davası her Müslümanın davasıdır"
Ebu Ali, "İkinci mesele Filistin davasıdır. Bu dava her Müslümanın davasıdır. Kâfirler ve müşrikler, tüm ayrılıklarına rağmen İslam’a karşı birleşirken biz düşmanımızla dağınık ve parçalanmış hâlde mücadele ediyoruz. Sultan Abdülhamid Han, Filistin’in tek bir karış toprağını bile vermemiş ve bunun bedelini ağır ödemiştir. Tarih onun izzetine, onuruna ve duruşuna şahittir; adı tarihin en parlak sayfalarına yazılmıştır. Buna karşılık hainler, tarihin en karanlık sayfalarında yer almıştır. Ancak onlar da yok olmaya mahkûmdur. Tarih bize gösteriyor ki bu dine saldıranların hepsi sonunda bu sağlam kaya üzerinde paramparça olmuş, İslam ise dimdik ayakta kalmıştır." açıklamasını yaptı.

“Davud Koridoru projesi Türkiye’yi doğrudan hedef alıyor”
Zalim güçlerin hırslarının yalnızca Gazze ve Filistin’le sınırlı kalmadığını dile getiren Ebu Ali, "Kudüs merkezli hilafet artık çok yakın ve gerçekleşmesi an meselesidir; Aksa Tufanı bunun açık bir ön hazırlığıdır. Siz de görüyorsunuz ki zalimler bugün her yerde azgınlaşmış durumdadır; hırsları yalnızca Gazze ve Filistin sınırlarında kalmamış, Türkiye’nin sınırlarına kadar uzanmıştır. Bugün düşmanın planladığı 'Davud Koridoru' projesini duymadınız mı? Bu proje doğrudan Türkiye’yi tehdit etmektedir. israil düşmanı, İslam dünyasındaki her gücü kendisi için bir tehdit olarak görmekte ve bu nedenle bu güçleri teker teker ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Ancak Aksa Tufanı geldiğinde, evet acı çok büyüktü; fakat bölgenin efendisi yapılmak istenen bu azgın ve suçlu düşmanın planı bozulmuş, bu büyük yanılgı tamamen çökmüştür. Aksa Tufanı, israili bölgede Batı’nın ileri karakolu olmaktan çıkarıp bir Amerikan koruması altındaki yapıya dönüştürmüştür. Bugün bölgeyi tehdit etmek isteyen bu düşmana karşı, silah bakımından son derece sınırlı imkânlara sahip az sayıda mümin kararlılıkla direnmiş, düşmanı zorlamış ve bu savaşta onun hedeflerine ulaşmasına engel olmuştur. Gazze halkı, yaşanan tüm zorluklara ve çevresindeki insanların ihaneti ve yalnız bırakmasına rağmen teslim olmamış, direnişini sürdürmüştür. Bu nedenle bu yapay ve ucube devletin sonu artık yakındır; Allah’ın izniyle ümmet için yeni bir dönem ve yeni bir diriliş başlamaktadır." dedi.

"Filistin’in kurtuluşu, Beytülmakdis merkezli bir dirilişin ve hilafetin ilanıdır"
Son olarak Ebu Ali, "Biz inanıyoruz ki bu zalim güçlerin sonu artık yakındır. Allah söz vermiştir ve Allah sözünden dönmez. İsra ve Miraç hatırasında, İsrâ Suresi’nde bildirilen ilahi vaadi hatırlıyoruz. Filistin’in kurtuluşu, Beytülmakdis merkezli bir dirilişin ve hilafetin ilanıdır. Rasulullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem bunu ümmetine müjdelemiştir. Bu diriliş yalnızca belirli bir coğrafyayla sınırlı olmayacak, tüm dünyaya yayılacaktır. Bugün yaşanan büyük sarsıntılar, kargaşalar ve krizler bu sürecin habercisidir. Aksa Tufanı bu yolun başlangıcıdır. Zalimler bugün azgınlaşmış olabilir; fakat bu, sonlarının yaklaştığının işaretidir. Firavun da helak edildiğinde gücünün zirvesindeydi. Allah’ın ayetleri uyuyanlara değil, çalışanlara iner. İlahi vaatler ancak Allah’ın koyduğu sünnetler doğrultusunda gerçekleşir. Bu nedenle ümmet, birlik olmak ve zalimin karşısında durmak zorundadır. Allah bizi bu sorumlulukla var etmiştir. Rabbimizden niyazımız, ümmetimizi tek bir çatı altında birleştirmesi, bizi yeniden izzetli kılması ve vaat edilen dirilişi bize göstermesidir. Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur." diye konuştu. (İLKHA)