Tarih: 11.12.2023 11:21

Erivan Bakü'den garanti istiyor; "durumun tanıkları" kim olacak?

Facebook Twitter Linked-in

Yıl sonuna sadece üç hafta kaldı. Şimdi pek çok analistin düşündüğü konulardan biri de Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasının nihayet bu dönemde gerçekleşip gerçekleşmeyeceğidir. Her ne kadar belge gelecek yıl ve ondan sonraki yıl imzalanabilse de. Önemli olan uzun vadeli ve etkili olması, iki ülke arasındaki düşmanlığı sona erdirebilecek nitelikte olması. En azından uzlaşma sürecine ciddi bir teşvik verin.

Bu nedenle barış anlaşması sonrasında taraflardan hiçbirinin, özellikle de Ermenistan'ın kendini aşağılanmış ve yenilgiye uğramış hissetmemesi çok önemli. Her iki millet de kazansın. Onun için Erivan'ın belgeyi tamamen Ermeni toplumunun iradesiyle, meşru bir temelde ve gönüllü olarak imzalaması gerekiyor. Biraz geç, biraz erken ama sadece gönüllü olarak. Tabii ki üstlendiği tüm uluslararası yükümlülüklere, üyesi olduğu BM Şartı'na uyarak. Çünkü anlayışın her şeyden önce adalet ilkesine dayanması gerekiyor.

Bu bakımdan Bakü'nün iki buçuk yıl önce barış anlaşması için öne sürdüğü 5 ilke mükemmel bir temel oluşturabilir ve muhtemelen sonunda da öyle olacaktır. Çünkü eğer Ermenistan gerçekten kalıcı barış istiyorsa her şey o 5 ilkeye yansıyor ve bu Azerbaycan'ın bir keşfi bile değil.

Onları hatırlayacak bir yer var:

1. Birbirlerinin egemenliğinin, toprak bütünlüğünün, uluslararası sınırların dokunulmazlığının ve devletlerin siyasi bağımsızlığının karşılıklı olarak tanınması;

2. Devletlerin birbirlerine karşı toprak iddiası bulunmadığının karşılıklı olarak teyit edilmesi ve gelecekte böyle bir iddianın ileri sürülmeyeceğine dair yasal taahhüt alınması;

3. Birbirinizin güvenliğini tehdit etmekten, tehdit etmekten ve devletlerarası ilişkilerde siyasi bağımsızlığa ve toprak bütünlüğüne karşı güç kullanmaktan ve BM Şartı'nın amaçlarıyla bağdaşmayan diğer durumlardan kaçının;

4. Devlet sınırlarının sınırlandırılması ve çizilmesi, diplomatik ilişkilerin kurulması;

5. Ulaştırma ve iletişimin açılması, diğer ilgili iletişimlerin kurulması ve diğer karşılıklı çıkar alanlarında işbirliği kurulması.

Mantıksal olarak, eğer Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı herhangi bir gizli, kötü niyeti yoksa ve gelecekte de olmayacaksa, bunu çok önceden kabul etmesi gerekirdi. Ancak tünelin sonunda ışık varmış gibi görünüyor. Yani imza çok uzakta değil. Ama ve ama...

Bugün Ermenistan Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoryan, Ermeni tarafının son versiyonunda barışı garanti altına alacak bir kurum kurulması önerisinin yer aldığını söyledi.

Hangi garanti kurumu? Bu gerekli mi? Aslında garantinin Ermenistan'a değil Azerbaycan'a verilmesi gerekiyor. Çünkü bağımsız Azerbaycan hiçbir ülkeye karşı saldırgan bir eylemde bulunmamış, hiçbir devletin veya komşusunun uluslararası alanda tanınan topraklarının bir kısmını işgal etmemiş ve uzun süre işgal altında tutmamıştır. Bunu yapan da Ermenistan'dı. Bu ülkenin mevcut anayasasında bile eski DKMV hala Ermenistan toprakları olarak gösteriliyor.

Su daha ne kadar çamurlu olabilir? Grigoryan, uluslararası garantilerden önce kendi "Ana Kanunu"nun uluslararası hukuka uyarlanmasının öneminden bahsetse iyi olur. Baki'nin sözü, imzası kadar geçerlidir. Uygulamada defalarca kanıtlandı...

Zaman zaman yazdığımız gibi, Ermenistan'ın varlığının en güvenilir garantisi, iki vazgeçilmez komşusu olan Azerbaycan ve Türkiye ile imzalayacağı barış anlaşmaları olacaktır! Hiç kimse, hiçbir güç merkezi, hiçbir sermaye bunu yapamaz ve yapamayacak! Ne ABD, ne Fransa, ne Rusya, ne Çin. 30 yılın acı tecrübesi ders değil miydi?

Uzaktan belgeyi "tanık" olarak imzalayabilirler. Öyle olsun. Azerbaycan'ın kaybedecek hiçbir şeyi yok. Çünkü Türk'ün niyeti her zaman hoştur ve kimsenin toprağını umursamaz, o toprak tarihsel olarak kendisine ait olsa bile...
 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —